Biz bu dünyada bir kuşuz.
Her yöne uçup gideriz. Hakk’ın nimetlerin yiyip
Suların içip gezeriz.
Eşrefoğlu
Geçen
hafta Aşure Günü dolayısıyla bir yazı hazırlamış ve Tekke Aşuresi’nin tarifini
de siteme eklemiştim. Bu vesileyle, benim de yararlanmış olduğum Sahrap
Soysal’ın hazırladığı güzel bir eseri yeri geldiği için tanıtmak istiyorum.
Kitabın ismi, Derviş Sofraları. Ciddi emek verilerek hazırlanmış bu kitap,
sadece bir yemek kitabı değil, geçmişten günümüze kadar, bizlere kaldığı
kadarıyla tasavvufta yeme ve içme kültürünü tanıtan, bunun yanı sıra da
Mevlevilikte, Ahilikte ve Alevi Bektaşilikteki yemek kültürünü ve bazı yemek
tariflerini bulunduran güzel bir kitap.
Kitapta önce Kaygusuz Abdal’ın yazdığı Yeme İçme
Destanı isimli ilginç bir şiiri yer alıyor. Sonra tasavvufla ve geçmişteki
tarikatlar ile Osmanlı İmparatorluğu’ndaki işlevleri konusunda kısa tanıtım
sayfaları bulunuyor. Sonra da, daha geniş kapsamlı tasavvuf erbabının yeme içme
kültürü ve adabı incelenip, çorbalar, et yemekleri, pilavlar, tatlı ve helvalar
ile hoşaflar, tekke yemekleri kültüründe yer alma şekliyle inceleniyor. En
sonunda da kitabın en geniş kapsamlı bölümü olan yemek tarifleri bulunuyor. Bu
bölümde bamya çorbasından Mevlevi sütlacına, Belh Özbek pilavından Baklava
Sufi’ye kadar 63 Mevlevi yemeği tarifi var. Ovmaç çorbasından pekmezli
hasudaya, şaştım aşı yemeğinden cevizli yumurta tatlısına kadar da 17 Ahi
yemeği tarifi bulunuyor. Tavuklu Bektaşi pilavından Pohut tatlısına, tahinli
haşhaşlı kömbeden ekmek helvasına kadar da 63 Alevi Bektaşi yemeğinin tarifi
var. Yani toplamda 143 yemeğin tarifi kitapta yer alıyor. Tariflerin arasında
da Mevlana’dan Yunus Emre’ye kadar birçok güzel deyiş yer alıyor.
Derviş Sofraları
Kitabından, Tasavvuftaki Yeme-İçme Kültürüne Ait Bazı Hususlar:
- Meyve hamken dala tutunur, tıpkı dünya malına yapışmış ham insan gibi; olgun
meyve kendin bırakır yere, tıpkı dünya malında gözü olmayan olgun insan gibi…
-
Ahi Evran’ın kurduğu Anadolu’daki bir esnaf örgütlenmesi olan ve tasavvufi bir
nitelik taşıyan Ahi toplantılarında, uzun ve soğuk geçen kış toplantılarında
sohbet ve oyun oynanırdı. Özellikle helva sohbetleri meşhurdu. Bu toplantılarda
hindi dolması, börek, gözleme gibi yiyeceklerin yanında baklava, revani,
kaymaklı kayısı tatlıları yenir, şerbet ve boza içilirdi. Helva olarak
çoğunlukla gaziler helvası veya sütlü irmik helvası yenirdi.
-
Ahilik geleneğinin çeşitli uzantıları oldukça azalarak da olsa birçok yerde
değişik isimlerle devam etmektedir. Kütahya ve Çankırı’da yaren teşkilatı,
Ankara’da delikanlı teşkilatı, Antalya’da keyif (gezmesi), Kastamonu’da erfane,
Tokat ve Şanlıurfa’da sıra gezme…vb.
-
Kütahya’nın Gediz ilçesindeki “yarenlik” teşkilatı toplandığında, önce sütlü ya
da yoğurtlu bir çorba yenir. Arkasından hindi kızartması veya dolması ile su
böreği yenir. Ağız değiştirmek için yenen helva ya da höşmerimden sonra bol
limonlu bamya, pilav ve hoşafla yemek sona erer. Gecenin ilerleyen saatlerinde
sazlar çalınıp türküler söylenir ve oyunlar oynanır. Geç vakit helva ve kabak
tatlısı yenir.