12 Haziran 2012 Salı

RİDLEY SCOTT’IN BİLİMKURGUYA DÖNÜŞÜ VE PROMETHEUS (Film)


    
    Ridley Scott, benim gözümde, isminin tanınmasını sağlayıp gerçek anlamda çıkışını gerçekleştiren bilimkurguya sırtını dönmüş; bir anlamda aslını unutmuş olan önemli bir yönetmendi. (Bakınız: Alien ve Blade Runner ) Ta ki, geçen yıl Prometheus isimli bilimkurgu filmini çekme kararını verene kadar. Acaba kendisinden daha sıkı bilimkurgucu olan ve birkaç yıl önce Avatar filmi ile çok iyi kazanıp iyi bir gövde gösterisi yapan meslekdaşı James Cameron’a imrenmiş ve bilimkurguya dönüş yapmış olabilir mi?
      Prometheus filmi vizyona girip Eskişehir Espark’ta 3 boyutlu olarak filmi seyredince hem Ridley Scott’tan, hem de son filminden bahsetmemek olmazdı.
     İngiliz yönetmen Ridley Scott, 1937 yılında İngiltere’de doğmuş olup halen 74 yaşındadır. Film yönetmenliğine 1977 yılında başlamış olmasına rağmen; ilk önemli çıkışını artık bir bilimkurgu klasiği kabul edilen Alien (1979) ile yapmıştır. İlk defa seyrettiğimde beni gerçekten heyecanlandıran bu gerilim-bilimkurgusunu (scifi thriller) ben de çok beğenmiştim. Yıllar içinde bu filmin de devam filmleri geldi ve bir dörtlü seri oluştu: Alien Quadrilogy. Dört filmlik bu DVD film setini türün meraklılarına öneririm. Özellikle Ridley Scott yönetmenliğindeki ilk film ile James Cameron yönetmenliğindeki Aliens (1986 ) filmleri çok iyidir.
 
PROMETHEUS FİLMİ

    Prometheus filmi, bizi ilk Alien filminin de öncesi zaman olan, 21 nci yüzyılın sonlarına götürüyor. Arkeolojik bir keşif sonrası, üzerinde yaşam olma olasılığı olan bir gezegene 17 kişilik bir ekiple birlikte bir uzay gemisi yola çıkıyor: Geminin ismi: Prometheus. Filme ismini veren Prometheus, mitolojide öteki kardeşleri gibi, tanrısal düzene kafa tutmuş, karşı çıkmış ne var ki öteki kardeşlerinden farklı olarak sonunda insanoğlunu yaratarak ve onlara ateşi (yaratıcılığı, bilimi, uygarlığı) vererek bu düzeni değiştirmeyi başarmıştır. Filmde gemiye ismini veren bu ad ile mitolojideki anlamına göndermelerde bulunuluyor.
      Gemi gezegene indikten sonra gezegenin pek de güvenilir bir yer olmadığı zamanla ortaya çıkıyor. Alien filmini seyredenler hatırlayacaktır: Bu filmde, bir gezegene iniş yapan Nostromo isimli geminin mürettebatı adeta fosilleşmiş bir uzay gemisi ile onun pilotunu görürler, fakat bunun ne olduğunu anlayamazlar. Prometheus, bir anlamda bizi bu bilinmeyen durumun cevabına götürüyor. Film, yer yer 1979 yapımı Alien filmini hatırlatıyor. Elbette bunda, her iki

11 Haziran 2012 Pazartesi

GOYA’NIN HAYALETLERİ (FİLM)


    
    Pera Müzesi’ndeki “Goya –Zamanın Tanığı Sergisi”ne gitmeden önce Goya’nın Hayaletleri (Goya’s Ghosts – 2006) DVD filmini seyretmiştim. Bu filmle ilgili çok kısa bir tanıtım yapıp filmle ilgili düşüncelerimi aktarayım.
    2006 yılı yapımı 116 dakikalık filmin yönetmeni Milos Forman. Yönetmen, Goya’nın Hayaletleri gibi yine bir dönem filmi olan ve Mozart’ın hayatından bir kesiti nefis bir şekilde bize sunan Amadeus filmini de bize sunmuş ve besteci Mozart’ın yaşamından bir kesiti sunan filmi ile 8 Oscar alan bir başyapıt oluşturmuştu. Goya’nın Hayaletleri’nin oyuncu kadrosu da parlak; filmdeki başrollerde Javier Bardem, Natalie Portman ve Stellan Skarsgad bulunuyor.  
     Francisco de Goya (Stellan Skarsgad), 1700’lerin sonunda İspanya’da Kraliyet ressamı olarak Kral IV Carlos’un himayesindedir ve sanatının en başarılı eserlerini vermektedir. Fakat, Engizisyon’un da tepkisini yavaş yavaş üzerine çekmektedir.
Resimlerinde model olarak kullandığı güze Inés (Natalie Portman), Engizisyon Mahkemesi ve bu mahkemenin kararlarına gizliden gizliye etkide bulunan rahip Lorenzo (Javier Bardem) tarafından önce çok beğenilip sonra ahlaksızlık ve toplum değerlerine karşı gelmekle suçlanınca Goya, Inés’in bağışlanması için
bir takım girişimlerde bulunacaktır. Acaba Goya’nın ve Inés’in zengin olan ailesinin çabaları, din kisvesine bürünen Engizisyonun ve onun çıkarcı dostlarının zulmünden kurtulmak için olumlu bir sonuç verecek midir? Lorenzo’yu bekleyen akıbet nedir?

                                                               Filmin Fragmanı

    Öncelikle bu bir Goya filmi değil. Çünkü filmde, ressam Goya hem var, hem de yok. Evet var, çünkü olaylar bazen onun gözünden sunuluyor, onun varlığı, onun Kraliyet ve Engizisyon