31 Aralık 2011 Cumartesi

BİR RUHSAL DÖNÜŞÜM ÖYKÜSÜ: YUVAYA YOLCULUK (Kitap)

           
       Fazla olmayan sayıda kitap için yeniden okuma ihtiyacı hissettim. Bundan daha az sayıda kitabı da yeniden okudum. Bu minik listemin ilk sırasına rahatlıkla yerleştirebileceğim bir kitabı size kısaca tanıtmak istiyorum. Kitabın adı:Yuvaya Yolculuk. Akaşa Yayınlarından 2000 yılında çıkmış olan bu kitabın ilhamını Kryon vermiş ve Lee Carroll da yazmış.
       Kitabın konusuna gelince; Michael Thomas isimli sıradan gözüken bir adamın yaşadığı olağanüstü bir ruhsal yolculuk ile ilgili. Amaçsız ve anlamsız tekrarlarla dolu bir hayatta yaşadığını düşünen ve kendini kıstırılmış hisseden Michael Thomas, bu dünyada mutlu değildir; işin kötüsü bu konuda iyimser de değildir. Yaşadığı önemli bir kaza sonrasında kaldırıldığı hastanede gördüğü ve yaşadığı bazı deneyimlerle bu görüşü yavaş yavaş değişerek farkındalığı artmaya başlar…

26 Aralık 2011 Pazartesi

ARAF NEDİR? (İnceleme)

                                                      Gustave Dore- Purgatory_ Band Of Souls

        Araf isimli öykümü yazdıktan sonra biraz da meraktan internette bu konuda araştırma yapmak istedim, fakat bana göre yeterli ve kapsamlı bir içeriğe ulaşamadım. Sınırlı bir alanda bilgi veren ve birbirinin kopyası bazı siteler, sadece dini açıdan bu kavramı sunmuşlardı ki bu alanda dahi yeterli ve aydınlatıcı bir içerik olduğu iddia edilemezdi. Bu maksatla kütüphane de dâhil olmak üzere küçük bir araştırma ile bu kavramı inceleyip bulduklarımı özet olarak burada sunmaya karar verdim. Bu konuda kendi yorumlarımı buraya eklemeden, sadece bulduklarımı (italik harflerle yazılmış kısımda) sunduğumu özellikle belirtmek isterim. Araf kavramını araştırırken, toplumda ve hatta tüm dünyada (bilinçli veya bilinçsiz şekillerde de olsa) kullanılan bir kavram olduğunu gördüm. Bu nedenle burada kavramın kelime anlamını, kaynaklarını ve halen kullanım yerlerini özet olarak belirtmeyi istedim: 

5 Aralık 2011 Pazartesi

ARAF (Öyküm)

MÜZİK: Robert Haig Coxon_( Beyond Infinity)
NOT: İsterseniz yukarıdaki videoya tıkladıktan sonra aşağıdaki yazıyı okuyabilir, müziği fonda hafif ses ile okurken dinleyebilirsiniz. Ya da yazıyı okuduktan sonra da videoya tıklayarak müziği sonra da dinleyebilirsiniz. 

      Size bir öykü anlatmayacağım. On yıl kadar önce yaşadığım bir gerçeği anlatacağım. Beni derinden etkileyen, gözlerimi açan ve hayatım boyunca unutmayacağım olağan dışı deneyimimi…
      Evet, on yıl kadar önceydi. O dönemler mesleğimde hiç ama hiç mutlu değildim. Çünkü amirimle anlaşamıyor, uyumlu çalışamıyordum. Üstelik olağanüstü bir şekilde gayret göstermeme rağmen…Mesaiye her gün “Acaba bugün hangi olumsuzlukları yaşayacağım?” diye endişeyle başlıyor, her akşam da mesainin bir an önce bitmesini istiyordum. Akşam olunca da o gün ne kadar moral bozucu geçse de unutmaya çalışıyor ve bu birkaç saatlik “mola”larla kendimi avutmaya çalışıyordum. Esas anlatacaklarım bunlar değil elbet…
      Eylül ayının başlarıydı, gayet iyi hatırlıyorum. O dönemlerde uyumadan önceki zamanda hem üzülür hem sevinirdim. Üzülürdüm, çünkü yarın neler olacak diye endişe içinde olurdum. Sevinirdim, çünkü o anın hiç bitmemesini diler, o dönemde gecenin sessizliğinde, en mutlu olabildiğim çabuk geçen o zamanlarda bu dakikaların daha uzun olmasını isterdim. Bu isteğim gerçekleşti: “O Gece” oldukça uzun sürdü…