25 Nisan 2013 Perşembe

AY TUTULMASI 25 NİSAN 2013 VE DEĞİŞİM RÜZGÂRLARI

     
       25 Nisan 2013 Perşembe günü Türkiye saati ile 21.03’den gece 01.11’e kadar yaklaşık dört saat süreli (tam ve yarı gölgeli tutulma süreleri birlikte) parçalı ay tutulmasını yaşayacağız. Tam gölgeli (esas) tutulma 22.54 civarında başlayıp 23.22’de bitecek. (Bakınız: Aşağıdaki ikinci şekilde kırmızı renkli olan "Gölge" bölümü)  Bu yazıda ay tutulması hakkında genel bir bilgi verip bu tutulmanın daha çok ülkemiz için ve biraz da kişisel bazda ne gibi etkileri olabileceğini görmeye çalışacağız.  (Ay tutulması ile ilgili ayrıntılı bilgiyi yazının sonunda ve verilen ilgili linklerde de görebilirsiniz) Eğer hava açık olursa, gece çıplak gözle de ay tutulmasını izleyebileceğiz. Bilindiği üzere ay tutulması demek, ay, dünya ve güneşin üçünün aynı hizaya denk gelmesi, dünyanın ay ile güneş arasına girmesi ve ay tarafına giden ve güneşten gelen ışığın önüne dünyanın gelmesi nedeniyle dünyanın gölgesinin ay üzerine düşmesi demek oluyor. (Bakınız: Aşağıdaki şekiller) Bu tutulmalar genelde yılda birkaç kez oluyor. Ay tutulmalarını genelde güneş tutulmaları takip ediyor. Nitekim 10 Mayıs’ta ülkemizden izlenemeyecek bir güneş tutulması da olacak.


  
    

     
     Astroloji, çoğu zaman tartışmalı bir bilim olagelmiştir. Çünkü yıldız ve gezegenlerin konumuna bakarak kişiler, hatta ülkeler hakkında yorumlarda bulunmak ve bunların gelecekleri hakkında tahminlerde bulunmak pek çok kişiye inandırıcı gelmemiştir. Tam tersine çok kişinin de inandığı ve merak ettiği bir konu olmuştur. Ben, astrolojinin potansiyel durumlarla ilgili bir bakış açısı sunduğuna ve çoğu zaman da haklı çıktığına inanıyorum. Yani olması muhtemel gelişmeleri, kişinin astrolojik durumuna bakarak yorumlamak olarak bakıyorum ve buna büyük oranda

21 Nisan 2013 Pazar

TEDAVİDE VE SAĞLIKTA ÖZLENEN YENİ ve MODERN YAKLAŞIM: ŞİFA SENDE-Erhan Özer (KİTAP)


Hastalıkların tedavisindeki en büyük yanlış, vücut için başka, ruh için başka bir doktor olmasıdır. Oysa bunlar birbirinden ayrılamaz.
Hippokrates
   
    Eylül 2012’de basılıp günümüze kadar çok sayıda baskı yapan (ben 8’nci baskısını Mart 2012'de almıştım) Doktor Erhan Özer’in Şifa Sende İsimli kitabını size önemle tanıtmak istiyorum. Dr. Erhan Özer bu kitabını 30 yılı aşkın okuma, gözlem, araştırma, kendini geliştirme ve iç arayışın sonunda yazdığını, kendi doğumundan kitabını yazdığı zamana kadar yaşamda karşısına çıkan olayların, kişilerin birer tesadüf olmadığını böylelikle anladığını yazıyor.
    Aylar önce bir gazetede yazar-doktorun kendisiyle yapılmış bir röportajını okumuştum. Sanatçı Nilüfer’in son dönemdeki önemli bir rahatsızlığına ilişkin doktorluğunu yaptığını o zaman öğrendiğim doktorun röportajını okuyunca “ Ne güzel, kendini gelişen çağa uydurmuş modern bir doktor. Tedavilerdeki süreç, artık bu bahsedilen boyuta gidiyor” diye içimden geçirmiştim. (Söz konusu röportajın linki burada ve en altta). Kitabı okuyunca bu görüşlerim daha da pekişti. Tıp dünyamızda böyle açık görüşlü, mevcut sistemi sorgulayıcı, modern bilgilere kendini adapte etmiş bir doktorun, yine böyle güzel bir eseri ortaya çıkardığını görünce bunu paylaşmam gerektiğini fark ettim.

   Kitabın 259 sayfası içinde toplam 11 bölüm bulunuyor. İçindekiler bölümünde hangi bölümlerin olduğunu aşağıdaki sayfada görebilirsiniz.


                              Şifa Sende Kitabının İçeriği (Resmin üstüne tıklayıp büyütebilirsiniz)


DR. E.ÖZER’İN BU KİTABI YAZMA NEDENLERİ VE BAZI TEMEL HUSUSLAR:

Ø  Tanrı parçacığının (Higgs Bozonu) bulunması, artık tıp alanında da duruma hücre seviyesinde değil, atomaltı seviyede bakmayı gerektiriyor.
Ø  Kronik (müzmin, süregelen) hastalıklar bir kader değildir. İnsanların dünyaya gelişlerinin bir amacı vardır, o da tekâmüldür (ruhsal gelişim). Hastalıklar da ruhsal tekamülün bir parçasıdır.
Ø  Tıbbın, insanın bir ruhunun olduğunu yeniden hatırlaması gerekiyor. Tıp alanındaki en büyük problem, ruh, zihin, beden bütünlüğünün kurulamamış olmasıdır. Bunlar kopuk değerlendirildiği için bütünün tamamı görülemiyor.
Ø  Tüm hastalıkların kaynağı, ruhsal ve duygusal çatışmalardır. (Kazalar, yaralanmalar, zehirlenmeler ve zararlı ışınlara maruz kalma hariç) (Örneğin kanserin varlığı, üç önemli bileşenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkıyor. Bunlar , o kişi için aşırı dramatik bir durumun olması, bunun beklenmedik olması ve kişinin yalnızlığa doğru itilmesi.) Hastalıkla ilgili çatışmayı ortadan kaldırdığınızda hem ilgili organ, hem beyin ve hem de psikoloji; üçü birden iyileşir. Böylelikle ruhsal gelişimin de yolu açılır.
Ø  Dünyaya geliş amacımız, ruhsal olgunlaşmadır (tekamül). Bilincimizi ve frekansımızı daha üst bilinç ve frekans seviyelerine yükseltmeliyiz. Yaşamda amaçladığımız sadece haz alma amaçlı duygu tatmini yoluna gitmemiz bize ancak geçici mutluluklar ve bazı bağımlılıklara götürür. Halbuki, evrensel yasalar gereği olması gereken ruhsal tatmin gerçekleşmezse, hayat bize gitgide sıkıcı hale gelmeye başlar.     
Ø  Sevgi, evrenin gücüdür ve ruhsal tatminin de anahtarıdır. Kendi ruhumuzu evrenle bütünleştirmek için ilk şart olarak kendimizi sevmemiz gerekir. 


KİTAPTAN BAZI ÖNEMLİ SATIR BAŞLARI:

Ağrı ya da hastalıkların ana kaynakları şunlardır:

1. Bedensel alandaki asitlenme ve regülasyon blokajları
2. Zihinsel alandaki duygusal çatışmalar ve regülasyon blokajları
3. Ruhsal alandaki düşünce çatışmaları ve regülasyon blokajları

Regülasyon blokajı, vücudun kendini yaşatmak ve korumak için kullandığı bir çeşit sigorta sistemidir. Hastalığın kaynağı hangi alandan geliyorsa o alandaki regülasyon blokajları tedavi edilmelidir. Bunlar tedavi edilmezse enerji kapasitesi kaybedilmeye başlanır. 

Asitlenme, Duygusal ve Düşünce Çatışmaları:
Ağrı ya da hastalıkların diğer ana nedenleri olan bu konularla ilgili olarak geniş açıklamalar ve öneriler bulunuyor. Asitlenmeden korunmak için vücudumuzu alkali hale getirmemiz, bu maksatla da yiyip içtiklerimize dikkat etmemiz gerektiği belirtiliyor. Örneğin içtiğimiz su, mümkün olduğu kadar alkali olmalı, (1 Litre suya 1 tatlı kaşığı kadar karbonat katılabilir), bunun yanı sıra rafine değil, doğal tuzlar tercih edilmeli (Deniz tuzu, Himalaya tuzu gibi). Daha ayrıntılı bilgiler kitapta bulunuyor. (Kitapta bahsedilen asitlenme ve alkali beslenme ile ilgili Ayşegül Çoruhlu'nun Alkali Diyet isimli kitabıyla ilgili yazmış olduğum tanıtım yazısı burada
     
HASTALIKLARDAN KORUNMANIN ve TEDAVİNİN RUHSAL BOYUTU:

     Kitapta ruhsallık ile hastalığa yakalanma ve tedavi olma arasındaki yakın ilişkiler sık sık analiz ediliyor. Duygusal ve düşünce çatışmalarına yol açan nedenler, yazarın hastalarında görüp edindiği tecrübeler ışığında okurlara sunuluyor. Biz, en önemlilerinden bir kısmını buraya aktaralım:
ü  Niyetimiz ana belirleyicidir. Niyetinizi siz belirlersiniz. Bedeniniz buna uyum göstermek zorundadır. Bu nedenle niyet belirlerken çok dikkatli olmalıyız. Düşünceleriniz gerçekleşir. İyi ya da kötü fark etmez.
ü    Yaşam içinde sürekli karşılaştığımız problemler, onlarla rezonansa girdiğimiz insanlar ve sıkıntılar, aslında kozmik plandaki amaçta yol göstericilerdir.
ü    Hep karşı tarafta suç buluyorsanız, hep kurban durumundasınız. Halbuki, yaşadıklarınız bir şekilde size bir şey anlatmaya çalışır ve sizin için bir öğrenme yöntemidir. Anne ve baba da bu öğrenme yolculuğunda başrol oynar. Eğer anne ve babanızla ilgili bir problem dikkatinizi çekiyorsa, bilin ki sizin de hayatınızda öğrenmeniz gereken ders bu ve sizin de bu problemi halletmeniz gerekiyor. 
ü  Halletmemiz gereken problemlerin kaynağını kendimizde aramamak ve sorunları görmezden gelip mazeretlere sığınmak, kanserin en önemli nedenleri arasındadır. Evrensel frekanslarla uyumlu olmadığımız için ve her şeyi ilaçlarla perdelediğimiz için bunlar oluşuyor.