Bilinmeyen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilinmeyen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2014 Salı

İZLEMEYE DEĞER BİR DİZİ: BELIEVE


   Etraf diziden geçilmiyor. Yerlisi ve yabancısıyla birçok dizi birçok kanalda, ekranlarda gösteriliyor. Dizinin biri bitiyor, diğeri başlıyor. Çok nadir olarak dizi takip ettim. CNBC-e kanalında 3 haftadır devam eden fantastik bir dizi var: Believe. (Türkçeye “İnan” diye tercüme edebiliriz. Sanırım bu diziyi izlemeye devam edeceğim. Aşağıda dizinin konusundan bahsedip bu diziyi niçin izlemeniz gerektiğini yazmaya çalıştım. Bunlar ilginizi çekerse, belki siz de diziyi izlemeye başlar/devam edersiniz.   

BELIEVE DİZİSİNİN KONUSU:

   Birtakım doğa üstü üstün yeteneklere sahip küçük kız (Bo Adams), dünyayı denetim altına almak ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyen bir takım insanların hedefindedir. Küçük kızı bu güçlerden korumak isteyen Milton Winter, bir ekip kurar ve kızı, kendisinin kızın babası olduğunu bilmediği bir idam mahkumunun (William Tate) korumasına verir. Aynı şekilde kız da korumalığını yapan adamın babası olduğunu bilmemektedir. Kaçış ve kovalamaca başlamıştır….     

BELIEVE DİZİSİNİ NİÇİN SEYRETMELİSİNİZ?:

ü     Gravity (Yerçekimi) filminin Oscar ödüllü usta yönetmeni Alfonso Cuaron ile Fringe dizisi ile yeni Star Trek film serisinin yapımcısı J.J. Abrahams, Believe dizisinde ortaklaşa çalıştıkları için…
ü X-Files, Fringe, Touch gibi dizileri seyredip beğendiyseniz, muhtemelen bu diziyi de beğeneceğiniz için…
ü  Güzel bir kaçış ve yol serüveni sunduğu için. Televizyonun siyah-beyaz döneminin efsanesi Kaçak (The Fugitive) dizisine de “kaçış” olarak benzediği için…


ü     Bazı fantastik ve bilimkurgu öğeleri güzel harmanlayan akıcı bir senaryosu olduğu için…
ü  Telekinezi, gelecekten haber alma, düşünce okuma gibi doğaüstü güçler ve konular ilginizi çekiyorsa seyretmek için…
ü  Henüz birbirlerini “bilmeyen” ve yeteri kadar tanımayan baba-kızın ortak maceralarını merakla seyretmek için…
ü  Dünyaya yavaş yavaş doğmaya başlayan “Kristal Çocuklar” fenomenini daha iyi anlayabilmek için…
   (BLOG NOTU: Yapılan bazı klinik araştırmalar ve kanal bilgilerine göre günümüzde “İndigo Çocuklar”, çocuk ve hatta genç nüfusun önemli bir kısmını oluşturuyor. Aileleri, sistemleri vb. sarsabilen sıra dışı indigo’lardan sonra ise ruhen daha saf olan ve kimisinde bir kısım mistik güçleri de olan “Kristal Çocuklar”ın dünyaya doğmaya başlayacağına inananlar bulunuyor.)



ü  Sadece maceraya dayalı bir fantastik dizi değil, duygulara ve etik değerlere de hitap eden senaryosuyla da ilgiyi hak ettiği için…
ü  Başta dizinin kahramanı küçük kızın sevimli oyunculuğunun yanı sıra tüm oyuncuların senaryoya verdikleri hak için…
ü    Kendilerini yakalamaya çalışan güçlere karşı kaçmakta olan baba ve kızın, karşılaştıkları değişik insanlara her bölümde nasıl sürpriz yardım edeceklerini seyretmek için…    
ü  İnsanlarda yeteneğin tek başına önemli olmadığını, masumiyetin ve iyi niyetin de önemli olduğunu bizlere gösterdiği için…
     
      BELIVE Dizisi Seyredilmelidir... Her Salı 21.00 da Cnbc-e Kanalında. 

(Dizinin tekrar bölümlerine de aynı gece ve farklı zamanlarda kanal programlarından ulaşabilirsiniz)

    BELIEVE DİZİSİNDE KİM KİMDİR?:  (Okumak için resimlerin üstüne tıklayınız) 


























MERAKLISI İÇİN İLGİLİ LİNKLER:

CNBC-e Kanalında diziyle ilgili bilgi ve görseller için buraya tıklayınız.

Amerikan NBC kanalının Believe ile ilgili sitesi burada. Videolar maalesef ülkemizden seyredilemiyor. 

25 Nisan 2013 Perşembe

AY TUTULMASI 25 NİSAN 2013 VE DEĞİŞİM RÜZGÂRLARI

     
       25 Nisan 2013 Perşembe günü Türkiye saati ile 21.03’den gece 01.11’e kadar yaklaşık dört saat süreli (tam ve yarı gölgeli tutulma süreleri birlikte) parçalı ay tutulmasını yaşayacağız. Tam gölgeli (esas) tutulma 22.54 civarında başlayıp 23.22’de bitecek. (Bakınız: Aşağıdaki ikinci şekilde kırmızı renkli olan "Gölge" bölümü)  Bu yazıda ay tutulması hakkında genel bir bilgi verip bu tutulmanın daha çok ülkemiz için ve biraz da kişisel bazda ne gibi etkileri olabileceğini görmeye çalışacağız.  (Ay tutulması ile ilgili ayrıntılı bilgiyi yazının sonunda ve verilen ilgili linklerde de görebilirsiniz) Eğer hava açık olursa, gece çıplak gözle de ay tutulmasını izleyebileceğiz. Bilindiği üzere ay tutulması demek, ay, dünya ve güneşin üçünün aynı hizaya denk gelmesi, dünyanın ay ile güneş arasına girmesi ve ay tarafına giden ve güneşten gelen ışığın önüne dünyanın gelmesi nedeniyle dünyanın gölgesinin ay üzerine düşmesi demek oluyor. (Bakınız: Aşağıdaki şekiller) Bu tutulmalar genelde yılda birkaç kez oluyor. Ay tutulmalarını genelde güneş tutulmaları takip ediyor. Nitekim 10 Mayıs’ta ülkemizden izlenemeyecek bir güneş tutulması da olacak.


  
    

     
     Astroloji, çoğu zaman tartışmalı bir bilim olagelmiştir. Çünkü yıldız ve gezegenlerin konumuna bakarak kişiler, hatta ülkeler hakkında yorumlarda bulunmak ve bunların gelecekleri hakkında tahminlerde bulunmak pek çok kişiye inandırıcı gelmemiştir. Tam tersine çok kişinin de inandığı ve merak ettiği bir konu olmuştur. Ben, astrolojinin potansiyel durumlarla ilgili bir bakış açısı sunduğuna ve çoğu zaman da haklı çıktığına inanıyorum. Yani olması muhtemel gelişmeleri, kişinin astrolojik durumuna bakarak yorumlamak olarak bakıyorum ve buna büyük oranda

4 Aralık 2012 Salı

DOKUZ KEHANET-CELESTINE PROPHECY KİTAP VE FİLMİ



             EDEBİYATTAN SİNEMAYA UYARLAMALAR–8

                                           Zihninizle değil, ruhunuzla bakın                      
                                                                           Dünyaya açılmak için bekleyen                                                                                  Ve bizden önce zaten gelmiş olan hayata bakın
                                                                           Daha yakından bakın ve görecek gözleri bulun 

                                                                                                         Celestine Prophecy Filminden.




   Bu ay, tüm dünyada çok satmış Celestine Prophecy, bizde çevrilmiş ve yayınlanmış ismiyle “Dokuz Kehanet” isimli romandan ve bunun aynı isimli film uyarlamasından bahsedip, “kehanet” olgusuna da göz atacağız.

DOKUZ KEHANET (CELESTINE PROPHECY) ROMANI ve KONUSU:
    Romanın ismi, Peru’da _sözde_ Celestine Harabeleri’nde arkeolojik olarak bulunan el yazmalarındaki bilgilere atıfla “Celestine Kehaneti” şeklinde konmuştur. Ülkemizde ise bu isim, romanda bahsedilen “9 Anlayış”, ya da “9 Bilgi”den yola çıkılarak “9 Kehanet” olarak konulmuştur. Gerçekte böyle bir yer yoktur ve böyle kehanetler de bir yerlerde bulunmamıştır. Bazı internet sitelerinin bunları gerçekmiş gibi yazdığını biraz şaşırarak da olsa gördüğüm için bunu belirtmek istedim. Roman, 1993 yılında James Redfield tarafından yazılmış ve çok kısa sürede kendi baskısı olarak yaklaşık 100.000 adetlik bir başarıya ulaştıktan sonra, 1994 yılından itibaren Warner Books tarafından yayın hakları satın alınmıştır. Kitap, New York Times Çok Satanlar Listesi’nde üç yıl devamlı olarak kalmış ve şu ana kadar tüm dünyada 40’ı aşkın ülkede, 23 milyonu aşan bir satış grafiğine ulaşmıştır.  


    Romanın konusuna gelince, kahramanımız (filmdeki ismiyle John), yılar önceki arkadaşı Charlene ile buluşur. Arkadaşı kendisine, arkeolojik bir kazıda Peru’da bir harabede Aramik diliyle yazılmış olarak bulunan bazı el yazmalarından bahseder. Bu el yazmalarının dokuz öğretiyi kapsadığını fakat bunları elde etmenin pek de kolay olmadığını belirtir ve kendisinin Peru’ya gitmesini tavsiye eder. Bu çağrıya uyan John, uçakla Peru’ya gitmeye karar verir. Gerek uçakta, gerekse Peru’ya gittikten sonra uygun eşzamanlılıklarla ve durumlarla bu yolculuğunda karşısına çıkması gereken _ yardımcı olan ya da engelleyici konumda olan_ kimseler karşısına çıkmaya başlar. Örneğin spiritüel konulara ve el yazmaları ile ilgili bilgilere hâkim olsan Will ile tanışacak, yine kendisi gibi el yazmalarını araştıran Marjorie isimli genç bayanla da bu arayışı birlikte sürdürecektir. John, bu arayışını gerçekleştirirken sadece el yazmalarını değil, kendisini ve yaşamı daha iyi tanıma ve keşfetme yolculuğuna da çıkmış olacaktır. Her bir öğretiye ulaştıktan sonra diğer öğretinin kapsamına da ulaşmak için çaba göstereceklerdir. Esas amaç, kimsenin bilmediği ve tüm öğretileri kapsayan dokuzuncu öğretiyi bulup öğrenmek olacaktır. Üstelik bu sonuncusu, yazılı da değildir. Fakat, Peru hükümeti ile birlikte kilise, askeri güçleri de kullanarak bu araştırmacıları saf dışı etmek ve el yazmalarını imha etmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır…    
     Romanla ilgili benim dikkatimi çeken bir husus da, her bir öğretiye ilerlenirken romanın içinde daha önce bahsedilen geçmiş öğretilerin sık sık hatırlatılması oluyor. Yazar, adeta bunları bize öğretmeye azmetmiş gözüküyor ve bu didaktik tavrı biraz göze çarpıyor. Ayrıca, romandaki “iyiler”in her zaman doğruları fark eden, algıları neredeyse daima açık, neredeyse tümünün insanlardaki enerji alanlarını gözle görebilen kimseler olmaları da romandaki gerçeklik duygusunu biraz zedelemekte. Fakat, bunlara karşın Yeni Çağ öğretileri ve bilgileri, yeterli tekrar yapıldığı için özümsenmiş oluyor. Ayrıca, bu bilgiler macera ve kovalamacıların içerisine başarılı bir şekilde enjekte edildiği için roman kolay ve akıcı bir şekilde okunabiliyor. Elbette romanda macera, bir fon teşkil etmekte; buna eşlik eden “bilgiler” merak uyandırmaktadır. Bu bilgilere uzak olanlar için roman, safsata türü gözükebilecek iken; az çok “insan enerjisi, aura, chi, insanın evrimleşmesi (tekamül)” gibi kavramlara alışık olanlar için oldukça cazip bir roman olabilecektir. 


DOKUZ KEHANET KİTABINDAN BAZI AFORİZMALAR:

Çoğu insan, yaşamı boyunca başka insanların enerjisini sahiplenmenin peşinde koşar.
Sevmek için kendini zorlamayacaksın, sevginin içine girmesine izin vereceksin.
Annenin yaşantısında değiştirmek istediğin hususlar, gerçekte kendi yaşamında değiştirmek istediğin hususlardır.
Hepimiz hayatımızın belli dönüm noktalarını dikkatle inceleyip, bunları evrimimizin ışığında sorgulamalıyız.
Geçmişi berraklaştırmak, bireysel yollarla çocukluğumuzda öğrendiklerimizi kontrol etmekle başlar. Bu alışkanlığımızdan bir kez kurtulduk mu, kendimizi daha yüksek seviyedeki evrimsel kimliğimizde buluruz.
Sevgi duyamazsan kendine zarar verirsin, sevgi sayesinde titreşimlerini yüksekte tutarsın ve sağlıklı olursun.

12 Haziran 2012 Salı

RİDLEY SCOTT’IN BİLİMKURGUYA DÖNÜŞÜ VE PROMETHEUS (Film)


    
    Ridley Scott, benim gözümde, isminin tanınmasını sağlayıp gerçek anlamda çıkışını gerçekleştiren bilimkurguya sırtını dönmüş; bir anlamda aslını unutmuş olan önemli bir yönetmendi. (Bakınız: Alien ve Blade Runner ) Ta ki, geçen yıl Prometheus isimli bilimkurgu filmini çekme kararını verene kadar. Acaba kendisinden daha sıkı bilimkurgucu olan ve birkaç yıl önce Avatar filmi ile çok iyi kazanıp iyi bir gövde gösterisi yapan meslekdaşı James Cameron’a imrenmiş ve bilimkurguya dönüş yapmış olabilir mi?
      Prometheus filmi vizyona girip Eskişehir Espark’ta 3 boyutlu olarak filmi seyredince hem Ridley Scott’tan, hem de son filminden bahsetmemek olmazdı.
     İngiliz yönetmen Ridley Scott, 1937 yılında İngiltere’de doğmuş olup halen 74 yaşındadır. Film yönetmenliğine 1977 yılında başlamış olmasına rağmen; ilk önemli çıkışını artık bir bilimkurgu klasiği kabul edilen Alien (1979) ile yapmıştır. İlk defa seyrettiğimde beni gerçekten heyecanlandıran bu gerilim-bilimkurgusunu (scifi thriller) ben de çok beğenmiştim. Yıllar içinde bu filmin de devam filmleri geldi ve bir dörtlü seri oluştu: Alien Quadrilogy. Dört filmlik bu DVD film setini türün meraklılarına öneririm. Özellikle Ridley Scott yönetmenliğindeki ilk film ile James Cameron yönetmenliğindeki Aliens (1986 ) filmleri çok iyidir.
 
PROMETHEUS FİLMİ

    Prometheus filmi, bizi ilk Alien filminin de öncesi zaman olan, 21 nci yüzyılın sonlarına götürüyor. Arkeolojik bir keşif sonrası, üzerinde yaşam olma olasılığı olan bir gezegene 17 kişilik bir ekiple birlikte bir uzay gemisi yola çıkıyor: Geminin ismi: Prometheus. Filme ismini veren Prometheus, mitolojide öteki kardeşleri gibi, tanrısal düzene kafa tutmuş, karşı çıkmış ne var ki öteki kardeşlerinden farklı olarak sonunda insanoğlunu yaratarak ve onlara ateşi (yaratıcılığı, bilimi, uygarlığı) vererek bu düzeni değiştirmeyi başarmıştır. Filmde gemiye ismini veren bu ad ile mitolojideki anlamına göndermelerde bulunuluyor.
      Gemi gezegene indikten sonra gezegenin pek de güvenilir bir yer olmadığı zamanla ortaya çıkıyor. Alien filmini seyredenler hatırlayacaktır: Bu filmde, bir gezegene iniş yapan Nostromo isimli geminin mürettebatı adeta fosilleşmiş bir uzay gemisi ile onun pilotunu görürler, fakat bunun ne olduğunu anlayamazlar. Prometheus, bir anlamda bizi bu bilinmeyen durumun cevabına götürüyor. Film, yer yer 1979 yapımı Alien filmini hatırlatıyor. Elbette bunda, her iki

16 Mayıs 2012 Çarşamba

BEYİNDEN BİLİNCE YOLCULUK FESTİVALİ



      Beyinden Bilince Yolculuk Festivali (2012), bu yıl ikinci kez düzenleniyor. Festiva A.Ş. tarafından düzenlenen “Beyinden Bilince Yolculuk Festivali”nde nöroloji, psikiyatri, holistik tıp, anestezi, kadın doğum, göz hastalıkları, tıbbi seksoloji, endoktrinoloji, psikoloji gibi çeşitli bilim dalları ve kişisel gelişim alanından uzmanlar, seminerler ve atölye çalışmalarıyla beynin ve zihnin işleyişi, bilincin doğası hakkındaki bilgileri anlaşılır bir dille ziyaretçilere aktarılacak.
       Beyin, bilinç, biofeedback, manyetik alan, biorezonans, kişisel gelişim, eğitim ve danışmanlık, nöro-psikiatri ve psikolojik danışmanlık, yayıncılık, algılama, hafıza, hızlı okuma, zeka ve öğrenme gibi alanlarda faaliyet gösteren kuruluşlar da festivalde hizmetlerini tanıtacaklar.
      Geçen yıl katıldığımdaki etkinlik programına göre, bu yıl biraz daha zengin bir etkinlik programı ziyaretçileri bekliyor. Etkinlik programında workshoplar, seminerler, imza günleri bulunuyor. Etkinlik, workshop ve seminer programı ile katılımcı listesine buradan ulaşabilirsiniz.    

     

5 Mayıs 2012 Cumartesi

HIDRELLEZ GÜNÜ HAKKINDA


    
    Yarın Hıdrellez, yani Hızır-İlyas buluşması günü. Hızır’ın doğada dolaştığına inanılan gün. Sadece İslamiyet’te değil, eski Türk (Göktürk, Hun ve Uygurlar) adet ve inanışlarında karşımıza çıkan ve kutlandığı bilinen bu gün, aynı zamanda yaz günlerinin de müjdeleyicisi kabul ediliyor.
Sınır Ötesi Yayınlarından çıkan “Hızır Kimdir” kitabında güzel bilgiler var. Yüce Yaratıcı’nın zamana ve maddeye hükmedebilen bu ruhsal görevlisini ya da görevlilerini daha iyi tanımak isterseniz okumanızı tavsiye ederim. Kitaptan küçük alıntılarla Hıdrellez ile ilgili bazı inanışları çok kısa sıralayayım. Bu tavsiyeler, bence en azından kişinin kendi bilinçaltına gönderilen güçlü mesajlar olduğu için de "değişim ve dönüşüm" için önem taşıyor. İnanıp uygulamak ya da inanmamak size kalmış:
1. Hıdrellez Gününde bereket ve bolluk enerjisi artar. Bu nedenle Hıdrellez gecesi, yani bir gün önceki geceden bütün yiyecek torba ve kapaklarının ağzı açılır. Bu günde evin kapısına gelen yabancı veya dost akraba veya yoksullar boş çevrilmez ve ikram yapılır. İçinde para bulunan minik keseler geceden itibaren mümkünse bir gül dalına asılır ve ertesi gün alınarak bolluk-bereket getirmesi için cüzdanlara konur. Bu paralar yıl boyu harcanmaz.
2. Sağlık ve şifa amacı ile; yeşil çimenlerin üzerinde yatıp yuvarlanır. Bahçelerde kurulu salıncaklarda genç-ihtiyar herkes sallanır. Papatya gibi şifalı bazı bitkiler o gün toplanır. Zaman zaman bu toplanan bitkiler kaynatılır ve içilir. Hıdrellez ateşinin üstünden en az üç kez atlanır. Bunun kış mevsiminin uyuşukluğunu gidermeye ve bazı dertlerden kurtaracağına inanılır. Yaygın inanışa göre güneş doğmadan sabah erken kalkmak önemlidir. Geç kalkmanın insan üzerinde bir ağırlık bırakacağına, yıl boyunca tembel olunacağına inanılır.
3.Uğur, şans ve kısmet bulmaya yönelik inanış ve uygulamalar: Özellikle sabah kırlık alanlara, doğaya gidilir. Hıdrellez gecesi tercihen bir gül ağacının dibine adaklar adanır ve buna ilişkin sembolik şekillerle beslenir. Ev istenirse toprak veya kiremitten ev şekilleri, bebek istenirse bebek şekli, para istenirse para konur ve Hıdrellez günü bunlar bozulur ve alınır.
   Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinin bazı Yörük köylerinde her yıl sadece Hıdrellez sabahı toplanan bitki yapraklarındaki çiğden, yoğurt mayalanmakta ve bu yoğurt mayası diğer Hıdrellez gününe kadar maya için kullanılmaktadır. Basına da yansıyan konu ile ilgili bilgi burada
   Hıdrellez gününde evde durulmaz, doğada neşe içinde zaman geçirilmeye çalışılır. Hıdrellez gününüz şimdiden kutlu olsun.


20 Nisan 2012 Cuma

THE CONTACT (MESAJ) (İnceleme)


            EDEBİYATTAN  SİNEMAYA UYARLAMALAR–6     


                                                                                                                     Carl Sagan’ın Anısına… 


       Bu ay çok satan başarılı bir bilimkurgu romanı ile yine bunun başarılı olarak kabul edilen bilimkurgu film uyarlamasından bahsedeceğiz. Dünya dışı varlıkları araştırmak ve onlarla iletişimde bulunmakla ilgili Carl Sagan’ın “The Contact”, bizde bilinen ismiyle “Mesaj” romanını ve Robert Zemeckis’in yönettiği aynı isimli filmini incelemeye başlayalım.

BİR BİLİMKURGU ROMAN ŞAHESERİ: THE CONTACT (MESAJ)

     “The Contact” romanı, 1985 yılında Carl Sagan tarafından yazılarak yayınlanmış bir bilimkurgu romanıdır. Romanın taslağı, bir ön senaryo olarak 1979 yılında oluşturulmuştur. Roman için, daha yazım aşamasında iken 1981 yılında yayıncı şirket tarafından Carl Sagan’a 2 milyon dolar gibi oldukça yüksek miktarda avans verilmiş ve romana önemli bir mali destek sağlanmıştır. Yayınlandıktan sonra da ABD’de çok satan kitaplar listesinde 1985 yılının en çok satan 7. nci kitabı olmuştur. Romanın ilk iki yıllık baskı adedi 1 milyon 700 bini bulmuştur. 1986 yılında da En İyi İlk Roman Locus Ödülü’nü kazanmıştır.

 
     Roman, Türkiye’de İnkılâp Kitabevi tarafından 1987 yılında “Mesaj” ismiyle yayınlanmıştır. Romanın ismini ve konusunu oluşturan “Contact” kelimesinin karşılığı olarak “bağlantı, temas, irtibat” kelimeleri anlam açısından çok daha uygun karşılıklar olmasına rağmen, yayınevi muhtemelen roman konusunun daha iyi anlaşılması açısından “Mesaj” ismini, roman ismi olarak tercih etmiştir.
      Romanda Eleanor (Ellie) Arroway isminde, hayatını dünya dışı yaşama dair kanıt bulmaya adamış bir bilim kadını ile onun etrafında yaşanan büyük bir keşif konu edilir. Bu keşif, tarihte ilk defa dünya dışı bir uygarlıktan radyo sinyalleri yoluyla gelen bir kanıt sonrasında dünyadaki şaşırtıcı ve hazırlıklı olunmayan bu duruma karşı oluşan tepkiler, yaşanan olaylar konu edilir. Bilimkurgu romanının bilim tarafı oldukça sağlamdır. Matematik, astrofizik gibi bilimsel konular, roman içerisine anlaşılır şekilde yerleştirilmiştir. Bilim çevreleri başta olmak üzere çok sayıda

13 Nisan 2012 Cuma

EZBER BOZAN BİR BELGESEL: MOON RISING (İnceleme)


    Gökyüzündeki Ay’ı nasıl bilirsiniz? Kendi halinde, insanlık tarafından keşfi tamamlanmış, gri tonlarında ve ıssız bir yer olarak mı? Bu konuda emin misiniz? Bu yazıyı okuyup, bahsedeceğim belgeseli de izledikten sonra belki bu ezberinizi bir kez daha gözden geçirebilirsiniz. Bu sıra dışı belgeselin ismi “Moon Rising”, Türkçe’ye Yükselen Ay, Ay’ın Yükselişi veya Ay’ın Doğuşu şekillerinde de çevirebiliriz. 2009 yapımı belgeseli Jose Escamilla hazırlayıp yönetmiş. Söz konusu belgesel, “UFO- The Greatest Story Ever Denied Part-2” (UFO- Hep İnkar Edilen En Büyük Öykü Bölüm-2) olarak da tanınıyor.


 
    
    Ay, insanlık tarihi boyunca bilim insanlarının, yazarların, araştırmacıların hatta gökyüzüne merakla bakan sayısız insanın ilgisini çekmiştir. Dünyamıza en yakın ve bu nedenle de en büyük gök cismi olmasında elbette bunun payı büyüktür. Edebiyattan müziğe, çizgi romandan filmlere kadar pek çok sektörün ilham kaynağı olan; özellikle bilimkurguda H.G. Wells’ten Isaac Asimov’a, Edgar Allan Poe’dan Arthur C. Clarke’a kadar birçok yazara da ilham olan ay, bu dönemlerde nedense pek revaçta değil artık. Belgesel de bu ilgisizliğin nedeninin kasıtlı olduğunu ve ay üzerindeki gerçeklerin örtbas edilmeye çalışıldığını iddia ediyor. Bu iddiasını da yüksek çözünürlüklü fotoğraf ve filmlere, bazı uzman görüşlerine dayandırarak ispat etmeye çalışıyor. Bilindiği üzere ay, sadece dünyanın etrafında dönmekte, fakat kendi etrafında dönmemektedir. Bu nedenle de biz ayın sadece tek bir yüzünü görür, diğer arka yüzünü göremeyiz. Söz konusu iddiaların çoğu da, bizim bakış açımıza göre ayın karanlıkta kalan diğer tarafıyla ilgili.
   1994 yılında özel bir araştırma projesi kapsamında ayın yüksek çözünürlüklü olarak fotoğraflanması amaçlanıyor ve 1.8 milyon fotoğrafı elde ediliyor. Bu fotoğrafların bir kısmı da halka açılıyor. Clementine Lunar Image Browser 1.5 sürümlü programda sunulan bazı fotoğraflar birtakım gariplikler taşıyor ki dikkatli gözler bunları tespit edip o dönemde sorgulamaya başlıyorlar. Bu fotoğraflarda bazı bölümlerin üstünün “flu” olarak kapatıldığı ve belirsiz hale getirildiği görülüyor. Daha sonra sorgulamalar ortaya çıkınca bu şüpheli kısımlar tamamen rötuşlanmış ve silinmiş olarak NASA tarafından yeniden servis ediliyor. Bu yapılırken

26 Aralık 2011 Pazartesi

ARAF NEDİR? (İnceleme)

                                                      Gustave Dore- Purgatory_ Band Of Souls

        Araf isimli öykümü yazdıktan sonra biraz da meraktan internette bu konuda araştırma yapmak istedim, fakat bana göre yeterli ve kapsamlı bir içeriğe ulaşamadım. Sınırlı bir alanda bilgi veren ve birbirinin kopyası bazı siteler, sadece dini açıdan bu kavramı sunmuşlardı ki bu alanda dahi yeterli ve aydınlatıcı bir içerik olduğu iddia edilemezdi. Bu maksatla kütüphane de dâhil olmak üzere küçük bir araştırma ile bu kavramı inceleyip bulduklarımı özet olarak burada sunmaya karar verdim. Bu konuda kendi yorumlarımı buraya eklemeden, sadece bulduklarımı (italik harflerle yazılmış kısımda) sunduğumu özellikle belirtmek isterim. Araf kavramını araştırırken, toplumda ve hatta tüm dünyada (bilinçli veya bilinçsiz şekillerde de olsa) kullanılan bir kavram olduğunu gördüm. Bu nedenle burada kavramın kelime anlamını, kaynaklarını ve halen kullanım yerlerini özet olarak belirtmeyi istedim: