4 Mart 2012 Pazar

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (İnceleme)

                         EDEBİYATTAN SİNEMAYA UYARLAMALAR–5

       Edebiyattan sinemaya uyarlamalarda hem romanın, hem de romandan uyarlanan filmin çok iyi olduğu ve ikisinin de çok beğenildiği ikiz-eserler çok da fazla değildir. Bu ay böyle bir ikiliden bahsedeceğiz: Bülbülü Öldürmek (To Kill A Mockinbird) romanı ve filminden.

PULİTZER ÖDÜLLÜ BİR ROMAN: BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK
       Modern Amerika Edebiyatı’nda artık klasik bir eser olarak kabul edilen Bülbülü Öldürmek romanını Harper Lee yazmış ve bu eser 1960’da yayınlanmıştır. Roman, 9 yaşındaki bir kız çocuğu olan Jean Louise Finch’in (kısa adıyla Scout’un) ağzından anlatılır. Bu nedenle romanın dili sade ve oldukça samimidir. “O zaman bu roman, yetişkinlere göre değil, bir çocuk romanı olmalı” anlamı kesinlikle çıkarılmamalıdır. 
      Romanın ilk yarısında 1930’lu yılların başındaki büyük ekonomik bunalım sırasında avukat Finch ve ailesinin yaşamına, gizemli komşularına odaklanırız. İkinci yarısında ise siyah bir gencin beyaz bir kıza tecavüz ile yargılanmasına ve kasabanın önyargılarına, cehaletine, ayrımcılığına odaklanırız. Romanın ismini aldığı “mockingbird” aslında bülbül değil alaycı kuş veya taklitçi kuş da denilen bir kuş türüdür. Atticus Finch’in çocuklarına bir “mockingbird”ü asla vurmamaları ile ilgili bir uyarısı romanda ve filmde yer alır. Çünkü bu kuşlar bizleri eğlendirmek için vardırlar, rahatsız edici sesleri yoktur. Bu kuş mecazı kullanılarak sesi çıkmayan masum siyahlara da gönderme yapılır.               
      2010 yılında romanın 50 nci Yıl Özel Baskısı yapılmış ve şu ana kadar dünyada 10 milyonu aşan bir baskı sayısına ulaşmıştır. Romanın İngilizce versiyonu, 1970'li yıllarda Türkiye'de yabancı dille eğitim yapan devlet okullarında (Maarif Bakanlığı Kolejleri) İngilizce derslerinde okutulmuştur.


ROMANDAN BİR BÖLÜM:
       …“Atticus Fich: Senin için kaygılanıyorum. Scout, yaz gelince çok daha tatsız şeylere göğüs germek zorunda kalacaksınız. Bu, Jem ve sana haksızlık gibi gözüküyor biliyorum. Her şey bize karşı dahi olsa elimizden geleni yapacağız. Belki ikiniz de büyüdüğünüzde bu olaya anlayışla, bilinçle bakabilirsiniz. Yüzünüzü kara çıkartmadığımı anlayabilirsiniz. Bu dava, bir vicdan meselesi. O adama yardım etmezsem kiliseye gidip Tanrı’nın önüne çıkamam.
Scout: Yanılıyor olmalısın Atticus.
Atticus:Neden? Scout: Herkes senin yanıldığını düşünüyor.
Atticus: Düşünebilirler. Saygı göstermek gerekir ama başkaları ile yaşayabilmeden önce kendimle yaşamayı bilmeliyim. Çoğunluğun sesi doğrudur kuralının dışında yalnızca vicdan kalır…” Oda Yayınları 2011 

TEK ROMANLI YAZAR: HARPER LEE

       Yazar Harper Lee, 28 Nisan 1926’da Alabama, A.B.D’de doğmuştur. Yazar, halen 85 yaşında olup bu eserinden başka bir roman yazmamıştır. Fakat, yazarlığının ilk yıllarına ait birkaç öyküsü bulunmaktadır. Ayrıca “In Cold Blood” (Soğukkanlılıkla) romanının yazılmasında birlikte büyüdüğü arkadaşı olan yazar Truman Capote’a özellikle yaptığı röportajlarla yardım etmiştir.
       Romanı yazarken kendi çocukluğu dönemindeki gözlemlerinden faydalanan ve o dönemlerde kendi oturdukları yere yakın bir yerde meydana gelen bir olaydan faydalanan yazar, romanını 31 yaşında iken yazmış fakat, ancak 34 yaşında yayınlatabilmiştir. Bu konuda çeşitli tahminler üretilmiş olmasına rağmen yazar Lee, bu romanından sonra başka bir eser vermemiş veya vermek istememiştir. En son 1964 yılında röportaj vermiş ondan sonra medya ile ilişkileri çok sınırlı olmuştur. Romanda avukat Finch’in kızı olan Scout isimli 9 yaşındaki kız çocuğu ile kendi dönemindeki çocukluğunun bazı benzerlikler taşıdığı, hatta yazarın avukat olan babasını rol model alarak Atticus Finch karakterini yarattığı, diğer bazı karakterlerin de gerçekten yaşamış kişiler olduğu da bilinmektedir.

OSCAR ÖDÜLLÜ FİLM:  BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK
       Romanın 1960’da yayınlanmasından sonra hem satış olarak başarılı bir grafik çizmesi, hem de 1961 yılında Pulitzer ödülü almasındaki başarısından sonra, 1962’de, aynı isimle filmi çekilmiş ve bu film de beklenen başarıyı elde etmiştir. Filmi de hem iyi bir gelir elde etmiş, hem de aday olduğu sekiz Oscar ödülünden üçünü elde etmiştir. Gregory Peck, avukat Atticus Finch’i canlandırdığı rol ile “En İyi Erkek Oyuncu” dalında Oscar almış, bunun yanı sıra “En İyi Sanat Yönetimi” ve “En İyi Uyarlama Senaryo” dallarında da film Oscar almıştır. Filmin müziğini yapan Elmer Bernstein da Altın Küre ile ödül kazandırmıştır. Filmin yönetmeni Robert Mulligan da Cannes Film Festivalinde ödül almıştır. Bunlardan başka yarışmalarda da 11 ödül ve 12 ödül adaylığı almıştır. (To Kill A Mockingbird filminin IMDB Notu: 8.5)
        Film, ülkemizde ilk olarak 1965 yılında Uğursuz Kuş ismiyle gösterilmiştir. Film, tüm zamanların en iyi filmleri listesine (ilk 100 veya ilk 250 film) devamlı olarak girmeye hak kazanmaktadır. Bu nedenle  A.B.D.’de taşıdığı kültürel, tarihi ve estetik değerler nedeniyle Kongre Kütüphanesi’ndeki Ulusal Film Arşivinde koruma altına alınmıştır. Film aynı zamanda en iyi mahkeme filmleri arasında yer alır. Bunlardan başka cesur ve ilkeli avukat Atticus Finch kurgu karakteri, Amerikan Film Enstitüsü tarafından belirlenen Amerikan filmlerindeki “En Büyük Kahraman” listesinde 1 numaradır. Indiana Jones ve James Bond karakterleri sonraki sıralardaki kurgu karakterlerdir. Benzer listelerde de Finch ismi üst sıralarda yer alır.  

                                        To Kill A Mockingbird Filmi Fragmanı için tıklayınız.
 
       Elbette bu sonuçta, sembolik anlamda da olsa pek çok önemli değerin, bu karakterde başarıyla temsil edilmesi gerçeği vardır. Örneğin dışarıdan ne kadar zorlayıcı faktörler olsa da haklının yanında olmak, zor şartlarda çocuklarına örnek bir baba modeli olmak, canı pahasına adaleti sağlama görevini layıkıyla yerine getirmek gibi hususlar ilk sıralarda yer alır.
        Film, romana büyük oranda sadık kalmıştır diyebiliriz. Romandaki bazı detaylar dışındaki birçok husus, yaklaşık iki saatlik filmde aynı şekilde yer almıştır. Yer almayan detaylardan en önemlisi, Atticus Finch’in kız kardeşi ve Scout ve Jem Finch’in halaları Alexandra Hala’nın filmde yer almaması olmuştur. Halbuki, Alexandra Hala karakteri, Finch ailesi ve siyah hizmetçi Calipurna ile olan gizli veya açık çatışması ile önyargılı, hatta o dönemlerdeki zencilere karşı olan yer yer bağnaz bazı Amerikan ailelerinin düşünce yapısını temsil eder. Gerek bu nedenle, gerekse romanda belirtilip de filmde bulunmayan “ırkçılık ve bağnazlık oluşturan” bazı bölümler nedeniyle; filmin romana göre daha az suya sabuna dokunan ve toplumun düşünce yapısını çok daha az eleştiren bir yapısı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 
        Gerek roman gerekse film, çok ilginç bir zamanda boy göstermiştir. Roman ve film, 1950’lerin sonunda başlayıp 1960’lı yıllarda devam eden ve siyahlara karşı ayrımcılığın A.B.D. toplumunda had safhaya ulaştığı ve birçok toplumsal olaya yol açtığı döneme denk gelmiştir. Öyle ki, siyahların toplumdan tecrit edilmeye çalışıldığı, sadece kendilerine ayrılmış lokantaların, kiliselerin olduğu, otobüslerde onlara arka sıralarda yer ayrıldığı, hatta çeşmelerinin ve tuvalet bölümlerinin dahi ayrı olduğu; bu aşağılayıcı duruma tepki gösteren siyahlar ile beyazların zaman zaman sokaklarda çatıştığı bir dönemde roman ve film “bir kurtarıcı” gibi ortaya çıkmıştır. Elbette taşıdığı insani mesajlarla, siyahlara karşı olan bu olumsuz havanın dağılıp aydınlığa biraz daha erken çıkılmasında önemli katkıları olduğunu düşünüyorum.
        2012 yılı, filmin de 50 nci yılıdır. 2010 yılında “Hey, Boo: Harper Lee and “To Kill A Mockingbird isimli bir belgesel yayınlanmıştır. 
  
BAZI SEÇENEKLER VE SON SÖZ:
Bülbülü Öldürmek romanını okumak ve/veya filmini seyretmekten başka bunların paralelinde güzel vakit geçirebileceğiniz bazı seçenekler şunlar olabilir: 
 
     Bülbülü Öldürmek filmi gibi henüz seyretmediğiniz diğer en güzel mahkeme filmlerinden birini seyredebilirsiniz: Bunlar, A Few Good Men- Birkaç İyi Adam (1992), 12 Angry Men – 12 Kızgın Adam (1957), In The Name Of The Father- Babam İçin (1993) ve komedi olarak da My Cousin Vinny – Kuzenim Vinny (1992).

  
    Filmin erkek aktör olarak Oscar kazanan kahramanını canlandıran Gregory Peck’in bazı önemli filmlerini seyredebilirsiniz. Bu filmler, Cape Fear –Korku Burnu (1962), Moby Dick (1956), Roman Holiday –Roma Tatili (1953) ve Twelve O’Clock High (1949).  

 
    Zencilere ayrımcılık konusunda önyargıların yıkılmasını kolaylaştıran çok sayıda filmin arasında bazı önemli olanlarını seyredebilirsiniz. Aynı zamanda bu alanda sembol bir isim olmuş olan Sidney Poitier’ın filmografisinin de en iyi filmleri olan bazıları şunlar: Bir beyaz ve bir siyah mahkûmun hapishaneden kaçışını anlatan “Defiant Ones”(1958)(Kader Bağlayınca),  siyah bir öğretmene saygı ve sevgi duymakla ilgili “To Sir With Love” (1967)(SevgiliÖğretmenim), siyah bir damat adayını aileye kabul etmekle ilgili “Guess Who isComing For Dinner?(1967)(Beklenmeyen Misafir) ve In The Heat Of The Night(Gecenin Sıcağında)(1967).


 MERAKLISI İÇİN KONU İLE İLGİLİ DİĞER LİNKLER:
 
IMDB ve Wikipedia (İngilizce) Sitelerinde Harper Lee burada ve burada.
Filmin Oscar ödülüne aday olan, fakat Golden Globe ödülü kazanan soundtrack müziği burada
Gregory Peck'in Atticus Finch karakteri ile Oscar ödülü aldığı an burada.
Bir “mockingbird kuşu” nun ötüşünü gösteren video burada.

 
NOT: Yukarıdaki incelemem, ilk olarak Gölge e-Dergi'nin Şubat-2012 (53 ncü) sayısında yayınlanmıştır. İlgili dergiye http://golgedergi.blogspot.com/2012/02/golge-e-dergi-subat-2012-say-53.html  veya  http://www.mediafire.com/?g89p6uczz6peeob  sayfalarından ulaşabilirsiniz.Flash programında ve kaydetmeden okumak için http://issuu.com/golgedergi/docs/golge_e-dergi_subat_2012_sayi_53 adresine gidebilirsiniz.

      
    


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder