1 Kasım 2011 Salı

TİFFANY'DE KAHVALTI (İnceleme)

EDEBİYATTAN SİNEMAYA UYARLAMALAR–3
                                                                                 
                                                                                     Audrey Hepburn’ün Anısına Saygılarımla..
.
         Bazı edebi eserler vardır, yazarına bir anda şöhret kazandırır, dikkatlerin yazar üzerinde toplanmasını sağlar. Bazı edebi eserler vardır, kendisinden iyi bir sinema uyarlaması yapılır ve hatta uyarlama filmi bu edebi eserin de önüne geçer. Bu ay, bu iki özeliği birden taşıyan, yani hem iyi bir edebi eser; hem de çok daha iyi bir uyarlaması olan bir eseri inceleyeceğiz. Bu eser: Breakfast At Tiffany’s yani “Tiffany’de Kahvaltı”.

                     Romandan Sinemaya: TİFFANY’DE KAHVALTI  
      
 Sıra Dışı Bir Yazar ve Sıra Dışı Kahramanı: “Tiffany’de Kahvaltı” Romanı
       Tiffany’de Kahvaltı romanı, yazar Truman Capote tarafından yazılmış ve 1958 yılında yayınlanmıştır. Yazarın kendi hayatından otobiyografik bazı izler de taşıyan bu “novella”, yani kısa roman yazıldığı dönemde oldukça ses getirmiş ve yazarın geniş kitleler tarafından tanınmasını sağlamıştır.    

  
                                                         Yazar Truman Capote (1924-1984)

       Yazar Truman Capote, bu eserini yazmadan önce sınırlı bir kitle tarafından tanınan bir yazardı. Küçük yaşta annesi tarafından terk edilerek teyzeleri tarafından büyütülen yazar, 17 yaşında The New Yorker’da çalışmaya başlar. 24 yaşında ise “Başka Sesler Başka Odalar” isimli kitabı yayınlanır. Eğlenmeyi oldukça seven yazar, partilerin ve kulüplerin yıllar içinde adeta kadrolu ismi olmuştur. Zaten Tiffany’de Kahvaltı’da söz edilen partiler de, onun bu tecrübelerinden yansıyarak yazılmıştır. Yazarın farklı cinsel yönelimi ve yaşadıklarıyla bunu gizlememesi zaman zaman küçük çaplı skandallara neden olur. Zamanla Amerikan sosyetesi içinde kendine yer bulur. Yazar, daha çok kısa öyküler, oyunlar, kısa roman ve kurgu olmayan roman ile ünlenmiştir. Yazarın 20’ye yakın eseri, film, TV dizisi, tiyatro oyunu uyarlaması olmuştur. Son romanı olan “Soğukkanlılıkla” (In Cold Blood), gerçek bir toplu katliam olayını araştırırken yazılmış ve çok beğenilmiş gerçeklere dayalı “kurgu olmayan roman”dır. Bu eseri yazmak için yaklaşık altı yıl eser üzerinde çalışmıştır. Hayatının ilerleyen dönemlerinde alkol ve uyuşturucuyu daha çok kullanır olmuş ve 59 yaşında alkole bağlı karaciğer kanserinden ölmüştür.
       Romanda Holly Golightly isimli genç, güzel ve çekici bir parti kızının etrafında geçen olaylar anlatılır. Ayrıca esas ismi belirtilmeyen fakat Holly tarafından _kendi kardeşinin ismi olan_ “Fred” ismiyle çağrılan bir yazar adayı ile olan birlikteliği de anlatılır. Romandaki Holly karakteri, çılgın, deli dolu, fakat bir o kadar da hüzünlü ve gizemli 19 yaşında genç bir kızdır. Sabahlara kadar süren partilere ücreti karşılığında katılan Holly, sabah olunca New York 5 nci Cadde’deki Tiffany isimli mağazaya gider ve buradaki pahalı mücevher ve takılara hayranlıkla bakarak kahve-çörekle kahvaltısını yapar. Romanın ismi de bu duruma gönderme yapmak için bu şekilde konmuştur. Holly’ye göre Tiffany, dünyadaki kötü şeylerin burada barınamayacağı üstelik en güzel yerlerden biridir. Olaylara bazen oldukça “saf” şekilde bakan Holly, biraz da çocuk kalmış bir kadındır. Kaldığı apartmana taşınan bir yazar adayı ile birlikte dramatik-romantik gelişmeler olur ve bu arada Holly’nin çılgın, deli dolu halinin altında pek gözükmeyen kırılgan, gizemli yanları ortaya çıkar.
     Geçmiş yıllarda Bilgi Yayınevi tarafından basılmış olan roman, en son olarak 2006 yılında Sel Yayıncılık tarafından ülkemizde yayınlanmıştır.          
                         
KİTAPTAN BAZI BÖLÜMLER:

    “Holly’nin bir kedisi, bir de gitarı vardı. Güneşin parlak olduğu günlerde saçını yıkar, sarman kedisiyle birlikte yangın merdivenine oturur saçlarını kuruturken baş parmağıyla gitarının tellerine dokunurdu. Müziği her duyuşumda sessizce penceremin kenarına gider dururdum. Ergenlik çağındaki bir oğlan çocuğunun kesik, boğuk tenli sesiyle şarkı söylerdi....Onu en çok mutlu kılan da bu olmalıydı ki saçı kuruduktan, güneş battıktan, karanlıkta pencerelerde ışıklar göründükten sonra bile bu şarkıyı söylemeyi sürdürürdü.”    
        
                                              Filmde Holly Golightly Şarkı Söylüyor (Youtube Video)                    

     “Bir sinema yıldızı olmak, aynı zamanda kocaman ve şişman bir benliğe sahip olmak demektir derler. Gerçekte ise hiçbir benliğe sahip olmamak gerekir. Zengin ve ünlü bir kişi olmak istemem demek istemiyorum. Bu benim planlarımda var ve günün birinde buna erişeceğimi umuyorum. Fakat, böyle olsa bile, benliğimin peşim sıra gelmesini isterdim. Güzel bir sabah uyanıp da Tiffany’de kahvaltı ettiğim zaman bile yine kendim olmak isterim.” (Tiffany’de Kahvaltı-Sel Yayıncılık)  
   
                                                             Filmin Açılış Jeneriği
             

 Romantik Bir Film Uyarlaması: “Tiffany’de Kahvaltı” Filmi
     Romanın yazılıp popüler olmasından üç yıl sonra, 1961’de Tiffany’de Kahvaltı filmi, yönetmen Blake Edwards tarafından siyah beyaz olarak filme çekilmiştir. Daha sonra film, özel olarak renklendirilmiştir. Ülkemizde de film, 1963 yılında gösterime “Çılgınlar Kraliçesi” ismiyle girer. Film, romana çoğunlukla sadık kalmıştır denebilir. Yalnız o dönemlerde bir parça sakıncalı olan ve hatta bazı halk kütüphanelerine konması yasaklanan romanın özellikle cinselliğe dokunan bazı bölümleri, filme aktarılmamış veya yumuşatılarak uyarlanmıştır. Filmin geneli ve finali de romandaki gibi değil, genel beklentiye uygun ve daha romantik biçimdedir. Bunların dışında film, büyük oranda romana sadık kalır. Film, oynadığı zaman oldukça iyi bir gelir elde etmiştir.
   
        Konusu 1940’larda geçen filmde Audrey Hepburn’e amatör bir yazar rolündeki aktör George Peppard eşlik eder. Romandan farklı olarak, romanda isimsiz olan bu karakterin filmde ismi vardır: Paul “Fred” Varjak. Bu aktör, ülkemizde daha çok “A Takımı” isimli macera dizisinde ekip lideri olan John Hannibal Smith karakteri ile hatırlanabilir. Filmde ayrıca Holly’nin komşusu “dişlek” Japon fotoğrafçı Mickey Rooney’nin (Mr. Yunioshi) çok sevimli rolü vardır. Film, genel olarak sinemaseverler tarafından olumlu eleştiriler ve iyi sayılabilecek bir puan almıştır (IMDB Ortalama:7.8). Özellikle filmde kullanılan Johnny Mercer-Henry Mancini tarafından yazılıp bestelenen “Moon River” şarkısı çok ünlüdür. Bu parça, Oscar ödülü kazanan ve Audrey Hepburn tarafından söylenen yumuşak ve tatlı bir melodiye sahiptir. Şarkı söyleme konusunda bir yeteneği ve tecrübesi olmayan Audrey Hepburn için basit cümlelerden kurulu basit bir melodi kullanılarak çekimler tamamlanmıştır. Sonra stüdyodaki bir yekilinin isteği üzerine kulağa çok saçma geliyor denilerek Holly’nin balkonda gitarıyla şarkı söyleme bölümü çıkarılmak istenmiştir. Buna karşı çıkan ve direnen Audrey Hepburn’ün filme müzik alanında iki Oscar ödülü kazandırmış olması ilginçtir. Aynı müzik, Grammy ödülü de alır.
        Film uyarlamasından sonra 1966’da Boston’da Tiffany’de Kahvaltı’nın bir müzikal uyarlaması yapılır ve sahnelenir. 1969’da ABC Televizyonu tarafından “pilot” bir sitcom dizi çekimi yapılır fakat bu ilk bölümün arkası gelmez. 2009’da Londra’da Royal Haymarket Tiyatrosu’nda bir sahne uyarlaması yapılıp sahnelenir. Bu tiyatro uyarlamasında ise radikal bir yeniliğe gidilir. Holly Golightly’yi canlandıran Anna Friel bazı sahneleri tamamen çıplak olarak tiyatroda oynar. Filmin yeniden çevrimi de geçtiğimiz yıllarda gündeme gelir. Lindsay Lohan’dan Jennifer Love Hewitt’e kadar “Holly” adayları da tartışılır. Sanırım birçok kişi de farkındadır ki, yeniden çevriminin orijinal çevriminin yanına bile yaklaşamayacağı aşikardır. 

  
 
 Bir Stil İkonu: Audrey Hepburn (1929-1993)
       Filmde, sinema kariyerinin zirvesine ulaşan Audrey Hepburn, İngiliz banker bir babanın ve Felemenk bir baronesin kızı olarak Belçika’da doğmuştur. İlk gençlik çağlarında bale ile uğraşmış ve modellik de yapmıştır. Daha sonra film yapımcılarının dikkatini çeken masum yüzlü bu sempatik güzel, ardı ardına filmlerde rol almaya başlamıştır. Roma Tatili filminde bir gazeteci (Gregory Peck) ile aşk yaşayan Prenses Ann rolüyle Oscar ödülünü almıştır. Zarif fiziğinin de yardımıyla daha çok duygusal ve romantik aşk filmlerinde boy göstermiştir. Aday gösterilip ödül alamadığı birçok filmi arasında Tiffany’de Kahvaltı filmi de vardır. Özelikle bu filmle birlikte bir moda ve stil ikonu haline gelmiş ve kendine has ve örnek alınan bir giyim tarzı oluşturmuştur. Filmdeki siyah elbisesi, kolyesi ve eldivenleri ile halen bu stil unutulmamış, tarzı ölümsüzleşmiştir. Romandaki oldukça genç bir kızı canlandıran Audrey Hepburn, film çekimi sırasında 32 yaşındadır. Fakat, bu durum göze batmadığı gibi tam tersine onun varlığı filme olağanüstü güzel bir boyut ve hava katmıştır.   
      

       Sanatçı, aktör-yapımcı ve yönetmen olan Mel Ferrer ile 14 yıl, İtalyan psikiyatrist Andrea Dotti ile 13 yıl evli kalmıştır. İlk evliliğinde, kocasının aşırı baskıcı ve kıskanç davranışlarından; ikincisinde ise kocasının kendisini defalarca aldatmasından dolayı boşanmıştır. Her iki eşinden birer çocuğu olmuştur. Sanatçı, Oscar, Emmy, Grammy ve Tony ödüllerini kendisinde toplayan nadir sayıdaki isimlerdendir. Bunların yanı sıra birçok başka ödülü ve sayısız ödüle adaylığı da vardır. Ayrıca “En İyi Giyinen Uluslararası Ünlü İsimler Listesi”ne girmiştir. 64 yaşında bağırsak kanserinden vefat eden sanatçı, ömrünün son yıllarında kendisini insani yardım çalışmalarına adamış ve bu maksatla UNICEF ile birlikte başta Afrika ülkelerinde olmak üzere dünyada yardım çalışmalarında aktif rol almıştır. Sanatçının 1988 yılında Türkiye’ye gelip 23 Nisan Özel Kutlama Programına dünya çocukları ile birlikte katılışı da bu kapsamdadır. Adeta “kamera için yaratılmış” olan bu zarafet sembolü sanatçı, güzel olup her anlamda güzel yaşlanabilmiş ve ismini insani yardım faaliyetleriyle de ölümsüzleştirmiş nadir sanatçılardandır.

      
                       
    Sanatçı, kendisinin güzelliğinin sırları ile ilgili olarak sorulan soruya verdiği cevap oldukça anlamlıdır:
 Çekici dudaklara sahip olmak istiyorsanız, dudağınızda hep tatlı sözler olsun.
 Güzel gözleriniz olsun istiyorsanız, insanlardaki güzellikleri arayıp bulun.
 İnce bir fiziğe sahip olmak istiyorsanız, yemeğinizi yoksul ve açlarla paylaşın.
 Harika saçlara sahip olmak istiyorsanız, bir çocuğun günde en az bir kere saçınızı okşamasına izin  
 verin.
 Dengeli bir duruş sergilemek için, yanınıza sizi asla yalnız bırakmayacak olan bilgeliği alarak yürüyün.
İnsanlar, diğer varlıklardan daha fazla yenilenmek, canlanmak, iyileşmek ve bağışlamak zorundadır. Bu nedenle, hiç kimseyi yabana atmayın.
Unutmayın, yardım edecek bir ele ihtiyacınız olduğunda, bunları her bir kolunuzun bittiği yerde bulacaksınız.
Büyüdükçe iki elinizin olduğunu, bunlardan birinin kendiniz için, diğerinin ise başkalarına yardım etmek için var olduğunu keşfedeceksiniz.
Bir kadının güzelliği, ne giydiği kıyafetleri, ne sahip olduğu bedeni, ne de saçını tarama şeklidir. Bir kadının güzelliği gözlerinden okunur, çünkü gözler onun kalbine açılan kapılardır ve sevginin bulunduğu yerdir.
Bir kadının güzelliği yüzünün şekli de değildir, fakat bir kadındaki gerçek güzellik, onun ruhundan yansır. Bu güzellik, göstermiş olduğu sevgi, taşıdığı tutku ile bütünlük ve anlam kazanır.
Bu nedenle, bir kadının güzelliği, geçen yıllarla birlikte artar.

            Audrey Hepburn Fiziğinde Çizgi Roman Kahramanı: Krimonolog Julia Kendall
     Ken Parker çizgi romanının yaratıcılarından ve senaryo yazarı Berardi, Julia Kendall isimli bir krimonolog (suç bilim uzmanı) yaratmış ve geçmiş yıllarda bu “Julia” isimli çizgi roman, uzun soluklu olmasa da bir süre ülkemizde yayınlanmıştır. Berardi, filmlerinden tanıdığı ve çocukluk aşkım dediği Audrey Hepburn’ü yüzü ve fiziğiyle bu güzel çizgi roman serisinde model kabul etmiş ve çizer grubunu buna yönlendirmiştir. A.Hepburn’ün çoğunlukla 1950’li yıllardaki yani 20’li yaşlardaki fiziği çizgi romanda kullanılır.
      Julia, otuzlu yaşlarda yalnız yaşayan bir suç bilim uzmanıdır.  Bir asistan olmasına rağmen zekası, araştırma gücü ve cesareti ile polise suçu işleyen kişi ile ilgili ipuçları ve bilgi vererek katillerin yakalanmasını sağlar. Bunu yaparken kendi korkuları ile yüzleşir, parçalanmış hayatını halletmeye çalışır. Berardi’nin, senaryosunu yazabilmek için haftada beş gün olmak üzere her gün saatlerce çalıştığı, üniversitede özel krimonoloji derslerini takip ettiği bu farklı, kalburüstü çizgi roman İtalya’da 150’nci sayıya yaklaşmıştır. Julia çizgi romanı diğer fumettilerden farklı olarak daha fazla sayfalı, genelde 120 sayfalık maceralarla okuyucuya sunulur. Berardi’nin isteği olan bu seçim ile çizgi romanda insan psikolojisinin yansımaları olan yüz ifadeleri, hareketleri, tepkileri ayrıntılı olarak okuyucuya yansıtılır. Her bir bölümü dizi olabilecek kalitedeki bölümleri yazabilmek için Berardi, geçmişteki polisiye ve suç filmlerinden bazen esinlendiğini de söylemektedir. Bizde ise sevindirici bir gelişme olarak 1001 Roman Yayınevi, kendi internet sitesinden bildirdiğine göre bu çizgi romanı kaldığı yerden devam ettirecek, normal serinin yanı sıra ayrıca “Julia- Almanak” serisini de çıkaracaktır. Julia-Almanak serisindeki maceralarda, normal albümlerden farklı olarak Julia’nın asistan değil, daha genç olduğu üniversite yıllarındaki maceraları işlenir. Julia fanatiklerini merakla bekleten bu gelişmeden umarız toplumumuzun diğer ilgili kesimleri hatta hukuk fakültesi-krimonoloji bölümü öğretmen ve öğrencileri başta olmak üzere bayan çizgi roman okurları ve kaliteli çizgi roman okumak isteyen herkes bu kez bu seriye hak ettiği ilgiyi gösterir.
 "Julia, Sinemasal Çizgi Roman Üzerine Düşünceler" isimli Julia çizgi romanının incelemesi burada

    
Son Söz ve Bazı Seçenekler:
 Tiffany’de Kahvaltı romanı, yazarı, filmi ve filmin yıldızı Audrey Hepburn ile ilgili olarak, size güzel vakit geçirebileceğiniz bazı seçenekler sunmak istiyorum:

*   Truman Capote’un en başarılı ve en bilinen eserlerinden olan “Tiffany’de Kahvaltı” kitabını okuyabilirsiniz. Filme nazaran daha radikal ve biraz daha değişik olan eser, kısa bir roman veya uzun bir öykü uzunluğunda (124 sayfa). Okuduktan sonra zaten filmini de seyretmek isteyeceksiniz.
*  “Tiffany’de Kahvaltı” filmini seyredebilirsiniz. Bu yıl, filmin 50 nci yılını kutlama yılıdır. Çok fazla bir şey vaat etmeyen, hafif, ama hoş ve romantik bir filmin tadını çıkarmak için, bu film gayet iyi bir seçim olabilir. Üstelik Audrey Hepburn gibi zarafet timsali olan bir stil ikonunu seyretme şansınız olur.
*  Truman Capote’un diğer en önemli eseri olan, üstelik yaşanmış gerçek suç olaylarından oluşan “Soğukkanlılıkla”(Sel Yayıncılık) kitabını alıp okuyabilirsiniz. Yazarın ülkemizde yayınlanmış başka kitapları da bulunmaktadır.
*      “Tiffany’de Kahvaltı” kitabının sıra dışı yazarı Truman Capote’un “In Cold Blood” (Soğukkanlılıkla) romanını yazarken yaşadıklarını anlatan bol ödüllü “Capote” (2005) filmini seyredebilirsiniz. Biraz ağır tempolu olan film, yazarın hayatından gerçek bir kesit sunmaktadır.

   
*  Audrey Hepburn’ün hayatı, filmleri ile ilgili en güzel fotoğrafların, kitaplardan taranmış bölümlerin olduğu www.audreyhepburnlibrary.com sitesini ziyaret edebilirsiniz. Ya da sanatçı hakkında devasa bir arşiv ve link sayfası barındıran http://www.thegoldenyears.org/ahepburn.html sitesine göz atabilirsiniz.

*  Audrey Hepburn’ün diğer bazı önemli filmlerini izleyebilirsiniz. Özellikle tavsiye edebileceğim, tatilde bulunan ve kimliğini gizleyen bir prensesi canlandırdığı ve tek Oscar ödülünü aldığı bence en güzel filmi olan Roma Tatili (Roman Holiday- 1953) başta olmak üzere romantik komedi filmi Sabrina (1954), tehdit altındaki görme özürlü bir kadını canlandırdığı iyi bir gerilim filmi Wait Until Dark (Karanlığa Kadar Bekle)(1967), adeta yeniden yaratılan bir kadını anlatan My Fair Lady- 1964  veya romantik gerilim komedisi Charade(1963) diğer uygun seçimler olabilir. Bu filmlerden bazılarını DVD olarak piyasada bulmak mümkündür. Ya da 6 DVD filmden oluşan ve sanatçının bir-iki önemli film eksiği ile tüm seçme filmlerinin yer aldığı “Audrey- Coutre Muse Collection DVD Seti” ni Türkçe Altyazılı olarak piyasada bulabilirsiniz. Bu set içinde Tiffany’de Kahvaltı, Roma Tatili, Sabrina, Savaş ve Barış, Funny Face (Şahane Macera) ve Paris When It Sizzles (Ağustos’ta Paris) filmleri mevcut. 

*  Audrey Hepburn’ün yüzü ve fiziğinin esas alındığı kaliteli İtalyan fumettisi “Julia” çizgi romanını okumaya başlayabilirsiniz. İster 1001 Roman Yayınevi’nden (2011 basımı olarak yakında çıkması planlanan) Julia albümünü ve “Julia-Almanak” çizgi romanını isterse Aksoy Yayıncılık ile Oğlak-Maceraperest Yayıncılık’tan çıkmış eski sayıları kitapçılarda ve sahaflarda bulabilirsiniz.

NOT: Yukarıdaki incelemem, ilk olarak Gölge e-Dergi'nin Nisan 2011 (43 ncü) sayısında yayınlanmıştır. İlgili dergiye http://golgedergi.blogspot.com/2011/04/golge-e-dergi-43-say.html    veya   http://www.mediafire.com/?5d6d6uc3pysjbw4  sayfalarından ulaşabilirsiniz.

KONUYLA İLGİLİ LİNKLER:

Filmin fragmanı                                      :    http://www.youtube.com/watch?v=urQVzgEO_w8
Audrey Hepburn’e ithafen…                 :    http://www.youtube.com/watch?v=ORnOHTR_s4A 
Bir “stil ikonu” olarak A.Hepburn                :  http://www.youtube.com/watch?v=Xxw1tLFAty8
Fotoğraflarla “insan olarak” A.Hepburn     :  http://www.youtube.com/watch?v=fM-M1yLK3zo 
23 Nisan 1988’de Türkiye’de A.Hepburn:     http://www.youtube.com/watch?v=iMs-hI6JEbE
A.Hepburn’ün bildiği yabancı diller           :    http://www.youtube.com/watch?v=8_bdBeOeayE



GÜNCELLEME NOTLARI:

Audrey Hepburn’ün hayatı ile ilgili olarak, ülkemizde “Zarafet : Audrey Hepburn’ün Hayatı” isimli kitap Artemis Yayınlarından Ekim 2011’de  yayınlanmıştır. Bilgi için: http://www.idefix.com/Kitap/tanim.asp?sid=QJ715V6I1765Y3UBN18N


Filmi download etmek isterseniz buraya bakabilirsiniz.

2 yorum:

  1. Elinize sağlık, detaylı ve bilgilendirici bir paylaşım olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Sinema yaşamıyla Andrew Hepburn'u anlatan yazınızı zevkle okudum.Sadece ilave etmek istediğim aktrisin Öğleden Sonra Aşk filmide unutulmazlar arasında.

    YanıtlaSil