1 Ekim 2012 Pazartesi

UNUTULMAZ ÜÇLÜ (ÖYKÜM)



       İki aylık olarak yayınlanan NOTOS Edebiyat ve Öykü Dergisi’nde amatör yazarlar için her sayıda bir resim veya fotoğraf yayınlanarak bu resim/fotoğrafa uygun olabilecek, 400-900 kelime ile sınırlı olacak bir öykü kurgulamaları istenmekte. Gönderilen bu öyküler bir sonraki sayı için değerlendirilmekte ve en uygunu seçilip yayınlanmakta. Böylece, en azından bir yazar adayının öncelikli olarak kendisi ile yarışması, bunun paralelinde de yayınlanmayı hak eden öykü ile kendi yazdığını kıyaslayarak; kendi kurgusunu, dilini, hatta hayal gücünü fark etmesi amaçlanmakta. Resim veya fotoğrafın derinliğine ne kadar yaklaşılırsa öykünün de o denli başarılı kabul edileceği dergide belirtiliyor. Elbette uygun bir üslup ve kurgu sağlanarak…              
   NOTOS Öykü’nün Ağustos-Eylül (35’nci) sayısında İspanyol ressam El Greco’nun “Fabula”isimli tablosu yayınlandı ve yine amatör yazarlardan bu resme uygun bir öykü kurgulamaları istendi. Derginin 36’ncı sayısında (Ekim-Kasım 2012 Sayısı) gönderilen öykülerden bu resme en uygun olarak Özge Kahraman’ın “Tek İstedikleri Benim” öyküsü seçilmiş. Bence güzel bir öykü kurgulanmış. Ben de bu resim için “Unutulmaz Üçlü” öyküsünü kurgulamış ve göndermiştim. Aşağıda, göndermiş olduğum “Unutulmaz Üçlü” öyküsü ve ilgili resim bulunmakta. İsterseniz önce sayfanın ortasındaki resme bakarak siz de kafanızda bir öykü oluşturmaya çalışıp, sonra okuyabilirsiniz. Amatör yazarlıkta kendinizi denemek istiyorsanız Notos Edebiyat ve Öykü Dergisi’ni alıp ister serbest konulu, isterse belirlenen resimlere göre yazdığınız öykülerinizi  gönderebilirsiniz...
     Derginin 36’ncı sayısında ayrıca kapak konusu olarak bilimkurgunun ana konularından ütopya-distopya (geleceğin aydınlık ve karanlık toplumu) edebiyatı inceleniyor.
                      

                                       BİR RESİM, BİR ÖYKÜ – 1


                                                     UNUTULMAZ ÜÇLÜ

  Hayatımın  ışığı Isabella, mutluluğumuzun kaynakları çocuklarım Angelika ile Pedro,      
  Hepinizi çok özledim. Hepiniz rüyalarımda benimle konuşuyorsunuz. Az kaldı, biliyorsunuz. On dokuz gün sonra size kavuşuyorum. Bu mektubumu aldığınızda daha da az kalmış olacak. Kızım Angelika ve oğlum Pedro, size güzel hediyeler getireceğim yine. Ama söylemem, sürpriz olsun. Ah Isabella, senin kokunu öyle özledim ki, bilemezsin. Sen şimdi yine, benim kocam aç kalıyor mudur, acaba istediği şeyleri yiyebiliyor mudur diye merak ediyorsundur. Merak etme, seninkiler kadar güzel olmasa da bazen güzel yemekler de çıkıyor burada. 
 Yalnız bu aralarda hemen hiçbirimizde keyif kalmadı. Talihsiz bir şeyler oldu ve sihir birden bozuldu. Bizlerde keyif yokken seyirciyi nasıl keyiflendireceğiz hiçbirimiz bilmiyoruz. Feliciano, biliyorsun kendisi sirkin sahibi olarak burada elinden geleni yapıyor. Gülüyor, bizlere takılıp fıkralar anlatıyor, ama hiçbirimiz o üçlüyü unutamıyoruz. Hepiniz hatırlarsınız, beni uğurlamaya geldiğiniz o sabah önce o yaramaz oğlanı görmüştünüz. Biz konuşurken, önce yanımıza gelmiş ve Pedro’nun elindeki küçük fıstık torbasını kapmıştı. Uzağa kaçıp sevinç çığlıkları atmış ve sonra tekrar yanımıza gelmişti. Fıstıklar bitmişti tabii. Sonra da küçük Angelika’mın beyaz şapkasını kafasından kapıp kaçmış ve kendi başına takmıştı. Biz gülmekten kırılırken o sevinç çığlıkları atıp etrafta koşturup duruyordu. Evet, yaramaz ama çok zeki bir şempanzeydi. Sonra koşturarak gelen Antonio’yu görmüştünüz. Paco’ya kızıp derhal şapkayı iade etmesini söylemişti. Paco da hemen getirmiş ve şapkayı Angelika’ya verdikten sonra aynı ona öğretildiği şekilde onun elini nazik bir şekilde tutup öpmüş ve başını öne eğip mahcup şekilde durmuştu. Antonio, daha 12 yaşında olmasına rağmen gerçek bir liderdi. Tüm bu numaraları onlara nasıl öğretirdi ve onlar da nasıl yaparlardı hepimiz şaşar kalırdık. Tabii bir de Ricardo vardı. Antonio ile Paco’nun arasına, sonradan Feliciano’nun isteği ile katılan üçlünün son halkası. Sizler onu görmediniz. Çok temiz, biraz safça bir adamcağızdı. Hiç kimseye bir zararı olmayan Ricardo,
sesini fazla yükselterek konuşanlardan korkar kaçardı. Ama öyle içten bir gülüşü vardı ki… Bunların üçünü de gösteride görmeliydiniz. Bizim gezici sirke, bu yazın başında katılmalarına rağmen birbirlerine ve bize hemen uyum sağlamışlar ve her gittiğimiz yerde dakikalarca alkışlanmışlardı. 
   Sahneye önce Ricardo ile Paco çıkardı. Paco, Ricardo’yu yere düşürür, cebinden parasını alır, türlü muzipliklerle onun dalgasını geçerdi. İzleyiciler bunlara kahkahalarla gülüp iyice çoşarlardı. Sonra sahneye Antonio gelirdi. Aynı şeyleri Ricardo’ya tekrar yapmak isteyen Paco’ya izin vermez, her yapmak istediği muziplikte onu cezalandırırdı. Tek ayakla durma cezası alan Paco biraz durduktan sonra seyircilerin oturduğu yere kaçıp şişmanca bir kadının veya adamın arkasına saklanmaya çalışırdı. Ya da hiç konuşmama ve ses çıkarmama cezası alınca, yine seyircilerin arasına kaçıp cezaya uyar; ellerini ve mimiklerini kullanarak seyircinin alkışlı desteğini alıp kendi lehine kullanırdı. 


    
     Sonra son bölümde olan karanlıktaki gösteri başlardı. Tüm ışıklar tamamen kapatılır, seslerin de kesilmesi sağlanırdı. Derken Antonio elindeki ateşi yakar ve ışık kaynağını tutuşturmak için ona üfler; diğer ikisi de ona yardımcı olurdu. Bu, gerçekten sihirli bir andı. Herkes çadırın içinde soluklarını tutmuş şimdi ne olacak diye merakla bekleşirdi.  Sonra bu ışığı alan Paco etraf hala karanlık iken sahneden çıkıp seyircilere doğru gider, seyircilerin önlerinden bir sağa bir sola koştururdu. Çocukların neşeyle bağırışlarını, coşkulu heyecanlarını görmeli ve duymalıydınız. Elindeki ışıkla bazen bir küçük çocuğun yanında durur, onunla şakalaşır daha sonra bir başka yere yönelip başka bir çocukla da şakalaşırdı. Çocukların birçoğu sevinç çığlıkları ile Paconun yanlarına gelmesini isterler ve bağrışırlar; kimisi de yanına gelince ondan korkup anne-babasına sarılırdı. Gösterinin sonunda bu unutulmaz üçlü seyirciyi selamlar, sonra üçü birbirlerine neşeyle sarıldıktan sonra Paco, Antonio’nun omzuna çıkardı. Seyirci bunları hemen bırakmaz, dakikalarca alkışladıktan ve bunlar da sahnenin her bir tarafına gidip seyirciyle vedalaştıktan sonra ancak sahneye biz çıkabilirdik.  
   Sirkimizin neşesi bu üçlü artık yok. Sonun başlangıcı bir sağanak yağmurla başladı. Geçtiğimiz hafta, akşamki gösteriye saatler varken dışarıda oynayan ve eğlenen bu üçlü yağmura tutulmuş ve ormanda saklanmışlar. Bünyesi zayıf olan Antonio, akşam hastalandı ve gösteri onlar olmadan yapıldı. Paco ve Ricardo, Antonio olmadan gösteriye çıkmayı kabul etmediler. Feliciano’nun getirdiği doktor, “Hemen hastane” deyince apar topar hastaneye yetiştirdik. İki gün…Yalnız iki gün dayanabildi o küçük beden. Kimi kimsesi de olmayınca onu buradaki mezarlığa defnetmemizin uygun olacağını kararlaştırdık. Defin sonrası Ricardo ve Paco mezarın başından ayrılmadılar. Akşamına gelirler diye düşünmüştük, ne büyük bir hata! Gelmediler. Ertesi gün şehirde hepimiz aradık, taradık ama bulamadık. Aramalarımız, ümidimiz azalarak bugüne kadar devam etti. Sanki buhar olup uçtular. 
    Bundan sonra gideceğimiz iki şehir daha kaldı. Sevilla’da işimiz bitti. Yarın sabah Cordoba’ya hareket ediyoruz. Havalar da gittikçe soğumaya başladı. İki gün önce yağmur yağdığında seyircimiz biraz daha azaldı. Yağmurlu havaları artık sevmiyorum. Her gittiğimiz şehirde en az bir hafta kalıyor, hatta gösterilerimiz beğenilince ve daha çok seyirci gelince biz de kalış süremizi ona göre uzatıyorduk.  Bu kez öyle olmayacak. Feliciano’nun Harikalar Sirki, bu kez son iki şehirde daha az süre kalıp eve dönecek. Her zamankinden çok özlemiş olarak sizleri öpüyorum.

                                                                                                                  Kocan ve Babanız

                                                                                                           Sergio Geraldo Jimenez



MERAKLISI İÇİN İLGİLİ LİNKLER: 

"Bir Resim-Bir Öykü-2: Benim Gözümden..."  isimli öyküm burada.

NOTOS Edebiyat ve Öykü Dergisi’nin internet sayfası burada ve burada.

NOTOS Edebiyat ve Öykü Dergisi ile ilgili Vikipedi sayfası burada.


  
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder