Aşağıda yer alan “Üç Böcek Bir Çiçek” isimli öyküm, NOTOS Edebiyat
Dergisinin 34’ncü sayısında (Temmuz-Ağustos 2012) yer alan fotoğrafçı August
Sander imzalı yukarıdaki fotoğrafından esinlenerek aynı tarihte tarafımdan yazılmıştır.
NOTOS Edebiyat Dergisi, aşağıdaki bu fotoğraf gibi, yayınlanan her sayısındaki
bir fotoğraftan amatör veya profesyonel öykü yazarlarının bir öykü
kurgulamasını istemektedir.
ÜÇ BÖCEK BİR ÇİÇEK
(Öykü)
Mirsat:
Postane kalabalıkçaydı.
Sayaca bakıp sıramın ne zaman geleceğini tahmin etmeye çalışıyordum. Onu o
sırada gördüm. Uzun kumral saçlı, uzun bacaklı, renkli gözlü, güzel bir genç
kızdı. Yirmi-yirmi iki yaşlarında olmalıydı. Bir ara göz göze geldik. Gözlerini
kaçırdıktan sonra gülümser gibi oldu. Sonra onun hemen yanındaki o tipi gördüm.
Benim yaşlarımda, öğrenci gibi gözüken rahat bir tip. Yanına oturduktan sonra kıza
bir şeyler söylediğini gördüm. Daha önce tanışmış gözükmüyorlardı. Bir ara cep
telefonunu çıkarıp kurcaladı. Klasik numara. Kız pek ilgilenmiş gibi görünmedi.
Kısa bir süre sonra o gençle kız sohbet etmeye başladılar. Biraz canım sıkıldı.
Her ne kadar kızlarla konuşurken çok rahat olamasam da orada ben olsaydım,
herhalde ben de kızla konuşurdum. Bir ara birlikte gülüştüler. Moralim bozulunca
oradan uzaklaşmak istedim, çıkışa doğru yöneldim. Fakat, sonra vazgeçtim.
Geri döndüğümde, kızın gişeye yöneldiğini
gördüm. İşlemi bitince de çıkışa doğru
yöneldi. Hemen arkasından da o genç adam onu takip etti. Hiç işlem yaptırmadan
hem de. Kızı tavlamış dedim içimden. İşlem falan umurunda değildi, kızla işi
ilerletmek istediği bu şekilde belli oluyordu. Sıra numarama daha çok vardı. Havalemden
vazgeçtim. İçimdeki merak duygusu ağır bastı. Ne yapacaklardı, nereye
gideceklerdi? Bunun gibi şeyler işte. Arkalarından çıkıp onları takibe başladım…
Zafer:
Final
sınavlarım çok iyi geçmişti, o sabah hava da nefisti. Evden çıktığımda keyifliydim.
O gün için planım faturayı ödemek ve bizim arkadaşlarla buluşmaktı. Kalabalık
postanede bir sıra numarası aldım. Tam o sırada yaşlı bir teyzenin, oturduğu
yerden kalkıp gişeye yöneldiğini gördüm ve yerine oturuverdim. Üçlü oturma grubunun
başındaydım, yanımda da güzel bir kız oturuyordu. Yanımdaki kızın elindeki sıra
numarasını gördüm. Dijital göstergede bir bir atan numaralara yakın bir
numaraydı. Hemen kıza teklifimi yaptım.” Rica etsem, benim numaram çok geride.
Saatlerce beklemek istemiyorum. Şu faturayı da alıp ödemeyi siz
gerçekleştirseniz”. Kız abartılı makyajıyla yüzüme tuhaf tuhaf baktı. “Lütfen”
dedim. Çok zor bir karar veriyormuş gibi “Peki” dedi sonunda.
Etrafıma baktım, somurtmakta olan yüzleri gördüm. “Ey ahali, yaz gelmiş,
hava nefis. Nedir sizin yüzünüzü böyle asan?” Bu düşüncemi bir pankarta yazıp
üzerimde taşımayı ve somurtmuş insanların karşısında dikilip durmayı hayal
ettim. Kimden başlamalı? Karşımda durup sanki bana biraz ters bakan ayaktaki genç
arkadaştan başlayabilirim dedim içimden. Cep telefonumdan bir mesaj uyarısı
geldi, çıkarıp baktım. Grubumuzun buluşma