4 Temmuz 2012 Çarşamba

TÜRVAK SİNEMA TİYATRO MÜZESİ



     Geçen ay, Beyoğlu-Galatasaray’da bulunan TÜRVAK Sinema Tiyatro Müzesine gittim. Galatasaray Lisesi ile Yapı Kredi Bankası binası arasındaki meydandan biraz aşağı inince müzeyi bulup içeri girdim. Bu müze, 1996 yılında kurulan Türker İnanoğlu Vakfı’nın yönetiminde olan bir müze ve aynı zamanda vakfın da merkezi olarak bulunuyor. Müzenin tam ismi, “TÜRVAK Sinema Tiyatro Müzesi ve Sanat Kitaplığı”. Ben, kitaplık bölümünü gezmesem de isteyen araştırmacılar, akademisyen ve öğrenciler, sinema, tiyatro ve genel kültür alanlarındaki 60.000 ciltlik arşive sahip olan Ulvi Uraz Sanat Kitaplığı'ndan faydalanabiliyor. 

     Müzede, Giriş Salonu’ndan başka 4 ayrı katta birçok salon var ve hakkını vererek gezerseniz bir-iki saatinizi rahatlıkla harcayabilirsiniz. Fakat, müze salonlarında zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorsunuz. Benim tavsiyem, aceleye getirmeyeceğiniz bir zamanda gitmeniz. Kattan kata, salondan salona geçişte içinizdeki nostaljik duygular yoğunlaşabilir. Çünkü, sadece sinema değil, tiyatro, televizyon, hatta radyo dünyasından tanışık olduğunuz sanatçıları ard arda fotoğraflarda, balmumu heykellerde, afişlerde genç ve daha olgun yaşlarda görebiliyorsunuz. Bu arada film, televizyon ve tiyatro dünyasındaki yüzlerce sanatçının en güzel fotoğrafları da,

GOYA – ZAMANIN TANIĞI SERGİSİ



       Mayıs ayında Beyoğlu’nda Pera Müzesi’nde gezmiş olduğum “Goya- Zamanın Tanığı” isimli sergi hakkında, ancak şimdi yazabiliyorum. Bu sergi 20 Nisan’da açılmış ve 29 Temmuz 2012’de kapanacak. İspanyol resim dehasının toplam 230 eserini görmek için fazla bir süre kalmadı. Önce sergi hakkında izlenimlerimi yazıp sonra da hakkında biraz araştırma yaptığım Goya hakkında edindiğim bilgileri paylaşacağım.
     Pera Müzesi, önemli bir çalışmaya imza atarak ressam Francisco de Goya’nın, İtalya ve İspanya’daki bazı müzelerden ve koleksiyonlardan derlenen gravürler ile daha az sayıdaki bazı yağlı boya eserlerini izlememize fırsat sağlıyor. Ressamın gravür serileri, çoğunlukla döneminin karanlık yanlarını hicvediyor ve bazen de acımasızca eleştiriyor. Bu gravür serilerinin isimleri, Kapriçyolar, Savaşın Felaketleri, Boğa Güreşi, Atasözleri ya da Zırvalar isimli başlıklardan oluşuyor. Goya, 18 nci yüzyıl sonu İspanyol toplumunun, özellikle soyluların ve din adamlarının yergisi niteliğindeki “Kapriçyolar” serisi ile döneminin toplumsal aşırılıklarını ustalıkla eleştirebilen bir aydın olduğunu gösteriyor. Kapriçyolar’da İtalyanların karikatürlerinden yararlanmış. Kahramanların yüz hatları çoğunlukla abartılı. Hatta bazı yüzlerde insanların acımasızlığı, acizliği gibi özelliklerini vurgulamak için yüzler, bazı hayvanların başları ile temsil edilmiş. Bunun dışında “Savaşın Felaketleri” gravür dizisi de savaşın acımasızlığını gösteren gerçekçi bir seri.
     Sergide gravür serilerinden başka az sayıda da olsa ressamın yağlı boya tabloları da bulunuyor. Örneğin saray ressamı olduğu dönemden kalma; Kraliyet ailesine mensup kişilerin tabloları ile “Çocuk Oyunları Dizisi” tabloları bunların arasında bulunuyor. Goya’nın en ünlü eseri olan Mayıs’ın Üçü (Third Of May) tablosu sergide yer almıyor. Pera Müzesi’nde üç kat, ressamın gravür ve yağlı boya tablolarına ayrılmış durumda. Süreli olan bu sergiden başka diğer katlarda süreli olmayan koleksiyon sergileri var. Bunlar “Kesişen Dünyalar”, “Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri” ile “Kütahya Çini ve Seramikleri” sergileri…  
      Pera Müzesi’ne sergi giriş ücreti 10 TL, indirimli 5 TL. Fakat, bir miktar daha fazla ödeme yaparak bir yıl boyunca sergilere başka ücret ödemeden girebiliyorsunuz. Ayrıca Goya Sergisi’ne ait oldukça kapsamlı, 390 sayfalık albüm kitabı isterseniz 70 TL. karşılığında kitaplığınıza katabilirsiniz. Serginin çıkışında biraz olsun soluklanmak için alt kattaki Pera